Loading

Denizcilik Tarihine Yön Verenler: Stepan Osipovich Makarov

Stepan Osipovich Makarov

Amiral Makarov'u bir subay olarak kısaca değerlendirmek gerekirse kendisinin ürettiği ve uyguladığı doktrinden ötürü Rusların Alfred Thayer Mahan'ı olarak tanımlayabiliriz. Aynı şekilde bir stratejist olarak Rusların Nelson ve Clausewitz'i olarak görebiliriz. Makarov yazdığı kitaplarda Carl Von Clausewitz’in çalışmalarından oldukça etkilenmiş gözükür ve kitaplarında Alman subayın görüşlerine çokça yer vermiştir. makarov'u değerlendirirken sadece bir deniz subayı değil, aynı zamanda deniz araştırmacısı bir bilim adamı olarak da görebiliriz. Bu iki meziyeti bir arada bulundurmasından ötürü yaşadığı dönemde birçok kitap yazmış ve ilklere de imza atmıştır.

Amiral Makarov'u daha iyi tanıyabilmek ve değerlendirebilmek için öncelikle yaşadığı döneme biraz değinmek gerekiyor. Amiral Makarov’un yaşadığı dönem olan 19. Yüzyıl deniz savaşlarındaki strateji ve deniz muharebe doktrinleri açısından ‘’altın çağ’’ olarak görülür. Çünkü bu dönemde hem gemi teknolojisinin gelişmesi hem gemilere karşı kullanılan top teknolojilerinin ilerlemesi hem de yeni icatların ortaya çıkması yeni doktrinler ile stratejilerin doğmasına neden olmuştur. Bununla birlikte yüzyıl boyunca denizlerdeki sıcak çatışmaların az sayıda oluşu, deniz subaylarına bu muharebelerdeki tecrübe ve değerlendirmelerini yeni doktrinler oluşturması imkanını vermiştir. Yeni nesil savaş teknolojilerinin ve bunlara bağlı doktrinlerin sınandığı bu muharebelerin ekseriyetle kesin neticesiz veya çelişkili oluşu, deniz harp doktrini alanında kalem oynatan neredeyse herkesi deniz gücünde çeşitli unsurlara önem veren yeni teoriler geliştirmeye itmiştir. Örneğin İngiliz Amiral Fisher yüzyılın sonunda dreadnought (dretnot) devrimi ile zırhlı gemiler çağını yeni bir döneme taşırken; Fransızlar Jeune Ecole Stratejisi üzerine yoğunlaşarak daha küçük birimlerle savaşmayı seçmiştir. Modern anlamda “deniz hâkimiyeti” konseptinin ortaya çıkmasına stratejik düzeyde en büyük katkıyı sağlayan düşünür, fikirleri günümüzde de hala önemini koruyan Amerikalı deniz subayı Alfred Thayer Mahan’dır. Mahan’ın ‘’Deniz Hakimiyet Doktrini’’ başta ABD olmak üzere İngiltere, Almanya ve hatta Japonya’da büyük yankı bulmuştur. Mahan’ın 17. yüzyılın ortalarından 18. yüzyılın sonlarına kadar hat gemisi (bkz. Ship of the line) dönemini deniz muharebelerini anlatarak ileri sürdüğü doktrin ve tezler, ilginç bir şekilde “Buhar Çağı” olarak bilinen yeni dönemde de pek çok ülkenin deniz stratejisinin şekillenmesinde yadsınamaz bir pay sahibi olmuştur.

Alfred Thayer Mahan

Diğer taraftan, 1860’ların sonlarında İngiliz mühendis Robert Whitehead’in Avusturya’nın liman kenti Fiume (Rijeka) bulunan fabrikasında modern anlamda ilk kendinden tahrikli torpidoyu üretmeye başlaması, deniz harp teknolojisindeki en önemli sıçramalardan birini teşkil etmekteydi. Dönemin donanmalarında geçerli vurucu güç olarak görülen ana muharebe gemilerinin (ironclads) birçoğunun torpido taarruzu karşısındaki çaresizliği, mevcut deniz harp doktrinlerini dramatik bir biçimde altüst etti. Büyük meblağlara mal olan bir zırhlının çok ucuza mal edilebilen bir torpido tarafından “kırılgan” bir hedef haline getirilmesi fikri, birçok askeri stratejistin deniz taktiğine yeni boyutlar eklemesine neden oldu.

Bu noktada devreye o dönemde yüzbaşı olan Stepan Osipovich Makarov girmektedir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi (93 Harbi) sırasında güçlü Osmanlı filosuna karşı görev yapan Makarov oluşturduğu yeni strateji çerçevesinde bir dizi etkili torpido taarruzunun da mimarı olmuştur. Dönemin kimi gözlemcileri tarafından “Rus Çarlık Donanmasının en büyük hazinesi” olarak adlandırılan Makarov, teknolojiyi yakından takip eden, modernleşme yanlısı, iyi eğitimli bir deniz subayıydı. Akranlarından farklı olarak aristokrat bir aileden gelmemesine rağmen kariyeri oldukça parlak olan Makarov, Rus Donanması’nın yeniden dizayn edilmesi ve çağdaş bir strateji anlayışıyla doktrine edilmesinde de oldukça etkili oldu. Yazının bu noktasında Makarov’un hayatını ve yaptıklarını kısaca anlatarak devam edelim.

Robert Whitehead

STEPAN OSİPOVİCH MAKAROV KİMDİR?

Stepan Osipovich Makarov Rusya’nın Nikolaev kentinde (bugünkü Mykolayiv) doğmuştur. Ailesi 1858'de Rusya'nın Pasifik kıyısındaki Amure'ye taşındı ve Makarov bu şehirde öğrenim hayatına başladı. 1863 yılına gelindiğinde Makarov Rus Pasifik Filosunda askeri öğrenci olarak Rus İmparatorluk Donanması'na katıldı ve 1866 yılında Askold korvetinin Vladivostok'tan Ümit Burnu üzerinden Kronstadt'a olan yolculuğuna katıldı. 1867 ve 1876 yılları arasında Makarov, Baltık Filosunda Amiral Andrei Popov komutasında görev yaptı ve 1876 yılının ortalarında Karadeniz Filosuna geçti. 1873 yılı ise Makarov için bir dönüm noktası olmuştur. Makarov bir geminin gövdesindeki delikleri kapatmak için yaptığı tasarım ile 1873 Viyana Dünya Fuarı'nda katılmış ve bu fuarda kendinden tahrikli Whitehead torpidoları ile tanışmıştır. Torpidolar hakkında aldığı bilgiler sayesinde ilgisini torpidobotlara yoğunlaştırmış ve stratejiler oluşturmaya başlamıştır. Makarov, 1877-78 Rus-Türk Savaşı'nda Rus torpido botu Velikiy Knyaz Konstantin'in kaptanı olarak oluşturduğu bu stratejileri hayata geçirmiş ve başarı sağlamıştır. (Yazının ana konusu da gerçekleştirdiği bu başarılar üzerine olacaktır.) Makarov, 1879-1880 yılları arasında Rusların Orta Asya'yı fethi sırasında deniz birliğinin bir parçası olarak çeşitli görevler üstlenmiştir.

Makarov’u sadece stratejist bir deniz subayı olarak değerlendirmemek gerekiyor. Makarov, çarlık donanmasında görevini sürdürürken deniz araştırmaları konusunda uzmanlaşmıştı. Bu uzmanlığı ile birlikte oşinografi ve deniz taktikleri üzerine elliden fazla makale yayınladı. Makarov’un en önemli araştırma seferlerinden birisi Vityaz korveti ile 1886-89 yılları arasında dünya çapında bir oşinografik keşif seferini yönetmesidir. Makarov, 1890 yılında Tuğamiralliğe terfi ettiğinde, Rus donanması tarihinde böyle bir konuma ulaşan en genç kişiydi. 1890-1894 yılları arasında Makarov, Donanma Yönetmelik Başmüfettişi olarak görevini sürdürdü ve bu süre zarfında, tasarımı kısa süre sonra tüm donanmalar tarafından kopyalanan, zırh delici bir mermi olan "Makarov kapağını" (Makarov Cap) icat etti. 1894-1895 arasında Makarov, Akdeniz Filosu komutanlığı; 1895-1896 yılları arasında ise eğitmenlik görevini üstlendi. 1896'da koramiral oldu ve özellikle de Avrupa ile Doğu Asya arasında bir kuzey deniz yolu kurmak için gerekli olan buz kırıcıların tasarımına odaklanmaya başladı. Makarov, 1897 yılında Ob ve Yenisey Nehirlerinin ağızlarını incelemek için bir keşif gezisine öncülük etti. Buz kırma yöntemleriyle ilgili araştırmasının bir parçası olarak Makarov, kışın demiryolu feribotlarının kullandığı yöntemleri incelemek için 1898 yılında Kuzey Amerika'nın Büyük Göller bölgesini ziyaret etti. Bu araştırması neticesinde aldığı notlar ve tecrübesiyle dünyanın ilk kutup buzkıran gemisi olan Yermak'ın tasarımını gerçekleştirdi, inşaatını denetledi ve 1899 yılındaki ilk yolculuğunda geminin komutanlığını yaptı. Ocak 1900'de Kronstadt şehrinin komutanı ve askeri valisi olarak atandı. 1901 yılına gelindiğinde Makarov, Yermak'a keşif amaçlı Kuzey Kutbu seferine çıkmasını emretti.

Yermak Buzkırıcı Gemisi

Makarov, 1904 yılına kadar valilik görevini icra ettikten sonra Japon İmparatorluk Donanması'nın 9 Şubat 1904 tarihinde Port Arthur'a yaptığı sürpriz saldırının ardından 24 Şubat'ta burada bulunan Rus İmparatorluk Donanması'nın savaş filosunda görevlendirildi ve görevinin başına geçer geçmez Petropavlovsk Öndretnotunu (predreadnought) amiral gemisi olarak kullanmaya başladı. Makarov’un bu görev sırasındaki komutanlığı çalışma arkadaşları tarafından diğer Rus deniz subaylarına göre stratejik düşünce farkı, düşmana karşı saldırgan tutumu ve "astlarına güven verme" yeteneği yönünden takdir edildi.

Petropavlovsk Öndretnotunu

Makarov, 1904'ün başlarında Port Arthur’da komutayı devralmasından sonra ilk iş olarak, filoda bulunan gemilerin faaliyetlerini ve liman savunmasını büyük ölçüde artırdı. Makarov göreve gelene kadar bölgede konuşlu Rus filosu caydırıcı bir rol üstlenmiş ve fazla faaliyette bulunmamıştı. Makarov görevini sürdürdüğü dönemde ise, Rus savaş gemileri neredeyse her gün denize açıldı, sürekli hareket halinde ve Port Arthur'un kıyı bataryalarının savunma şemsiyesi altında faaliyetlerine devam ettiler. Makarov öncesi dönemde denize açılan gemiler Port Arthur limanında bulunan bataryaların yetersiz olmasından dolayı yeterli faaliyet alanı bulamıyor ve savunma şemsiyesinin dışına çıktıkları anda Japon gemilerine gafil avlanarak ya geri çekilmek zorunda kalıyor yada batırılıyorlardı. Ayrıca Makarov, seleflerinden farklı olarak Japonlarla anlaşma yoluna gidilmesi taraftarıydı ve bu yönde adımlar atılmasını istiyordu. Bu düşünceye rağmen her asker gibi çatışma ihtimaline karşı gemilerini savaşa hazır ve savaş düzeninde tutmayı da ihmal etmiyordu. Gemilerin hazır şekilde tutmanın mükafatını ise 1904 yılının Mart ayında Japon kruvazörlerinin Port Arthur'u bombaladığında alacaktı. Japon kruvazörlerinin sürpriz saldırısına karşılık Rus gemileri o kadar şiddetli bir ateşle karşılık vermişti ki Japon gemileri geri çekilmek zorunda kalmıştı. Aynı ay, Japon Donanması liman girişini eski buharlı gemileri batırarak kapattı. Buharlı gemilere eskortluk eden Japon savaş gemilerini girişi korumakla görevlendirilmiş Rus kruvazörleri kovalayarak ateş açmış ve Japon gemilerine hasar vermiştir. Ancak bu küçük başarıya rağmen liman girişinin kapatılması Rus donanması için sonun başlangıcı anlamına geliyordu.

Liman girişinin kapanması sonucu Rus savaş gemileri ile ticari gemilerinin limana giriş ciddi manada kısıtlanmış ve açıkta devriye gezen Japon gemilerine daha kolay hedef olmalarına neden olmuştu. Nitekim 13 Nisan 1904'te devriyeden dönen Rus destroyeri Strasny, Port Arthur limanına tekrar girmeye çalıştığı sırada bölgede devriye gezen Japon destroyerleri ile karşılaşarak çatışmaya girmek zorunda kalmıştı. Bu çatışmayı gören Makarov, Strasny destroyerine yardım etmesi için bir kruvazörü çatışma alanı gönderdi. Bu emri müteakip Makarov, üç savaş gemisi, dört kruvazör ve bir grup muhrip ile Sarı Deniz’de faaliyet gösteren düşman savaş gemileriyle savaşmak için yola çıktı. Japon savaş gemileri Makarov yönetimindeki filoyu görür görmez geri çekilmeye başladı. Aslında bu geri çekilme bir bakıma aldatmacaydı ve Makarov yönetimindeki filoyu kendi üzerlerine çekmeyi amaçlıyordu. Makarov ihtiyatı elden bırakarak kıyı bataryalarının menzilinden çıkarak Japon gemilerini kovalamaya başlamış ve kovalanan Japon gemileri ana vuruş gücü olan zırhlılar ile birleşerek Makarov’un filosuna karşı ateş üstünlüğünü ele geçirmişti. Bunun üzerine Makarov, Port Arthur'a geri dönmek için emir vermiş ve peşlerinde japon filosu takılmış vaziyette limana ulaşmaya çalışıyordu. Bu noktada Japonların yaklaşık 1 ay önce liman girişini kapatmış olması Makarov’un en büyük şansızlığıydı. Çünkü liman ağzı açık olsaydı kara bataryalarının koruma şemsiyesine ulaşmak bir hayli kolayken şimdi limana kısıtlı bir bölgeden girilebiliyordu. Sonuç olarak Makarov’un bayrak gemisi Petropavlovsk kıyı bataryalarının menziline ulaşamadan Japonlar tarafından daha önce döşenen bir mayına çarptı ve ardından yaşanan patlamalar sonrası Petropavlovsk öndretnotunu (predreadnought) kaptanı Amiral Makarov ile birlikte battı. İlerleyen saatlerde amiral ve beş subayının cesetleri, Japon kurtarma ekipleri tarafından enkazdan çıkarıldı ve amiralin cenazesine Japon kruvazörü Akitsushima'nın subay ve mürettebatının refakatinde Ruslara teslim edildi. Amiral düzenlenen tören ile Port Arthur'un askeri mezarlığına defnedildi. Böylelikle hayatını denize ve denizciliğe adamış olan bu subayın yine hayatı denizde son bulmuş oldu.

Yazının devamı olan Amiral Makarov'un stratejist olarak düşünceleri, oluşturduğu taktik ve doktrini 93 Harbinde uygulama şekli ve 93 Harbi sonunda tüm dünya donanmalarının Makarov'un bu başarısından çıkarttığı dersler ile birlikte bu doktrinin günümüze yansımalarını blog sayfamızı ziyaret ederek okuyabilirsiniz. (Denizcilik Tarihine Yöne Verenler: Stepan Osipovich Makarov) (bkz. Historeal)

Amiral Makarov'un Ölümünü Resmeden Bir Portre

Amiral Makarov Adına Kronstadt Şehrinde Dikilmiş Anıt. Ayrıca doğduğu şehir Mykolayiv şehri ile Vladivostok şehrinde de Makarov'un anıtı bulunmaktadır.

Historeal
Yazar / 6 Yazı / 14,2K Okunma

Tarihin tozlu sayfalarının arasında kalmış her şeye dair...


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST