Loading

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi ve 23 Nisan

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yayın yapan Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Hakimiyet-i Milliye'nin gözünden 23 Nisan 1927 tarihli sayısında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasının yıl dönümü

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi'nin Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili manşeti

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi

Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki İstiklal Mücadelesi'nin amaçlarını, planlarını Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti altında alınan kararları halka duyurmak ve halkın desteğini alabilmek amacı ile 10 Ocak 1920 yılında yayınlanmaya başlanmıştır. Gazetenin tasarımı, ismi ve yönetimi Mustafa Kemal Atatürk’e aittir. Bu nedenle Sivas Kongresi sırasında 14 Eylül 1919 tarihinde çıkarılmaya başlanan İrade-i Milliye Gazetesi’nin devamı olarak da görülebilir. İlk sorumlu yazı işleri müdürlüğüne Yedek Subay Recep Zühdü Soyak getirilmiştir. Yazı ve haber sağlama işiyle ise Hakkı Behiç ilgilenmektedir. Gazetenin yayın politikası ise “Mesleği milletin iradesini hakim kılmaktır”. Gazetenin ilk sayısında ise Mustafa Kemal’in Hakkı Behiç’e not ettirdiği Hakimiyet-i Milliye başlıklı yazıda gazetenin kimliği, neden çıkartıldığı, Anadolu’dan ve Rumeli’den haberler vereceği ve bu adın tesadüfi değil kasti olduğu yazmıştır. Kısacası amacı milletin hakimiyetini savunmaktır.

İlk başlarda yetersiz basım ve yayın kaynakları nedeniyle Ankara’da haftada iki gün olarak çıkarılmaya başlandı. 18 Temmuz 1920 tarihinden itibaren haftada üç gün çıkarılmış fakat 22 Ocak 1921 tarihinde iki hafta yayın hayatına ara vermiştir. Daha sonrasında basım ve yayın imkanları geliştirilerek 6 Şubat 1921 tarihinde cumartesi hariç her gün çıkarılmaya başlanmıştır. Büyümeye giden gazetede Hüseyin Ragıp başyazarlığa getirilmiştir. 23 Temmuz 1921 tarihinden itibaren her gün çıkarılan gazeteye Millet Meclisi tarafından bütçe verilmesi ile yarı resmi bir gazete olarak devam etmiştir.

Zor şartlar ve kısıtlı imkanlar ile çıkarılan gazetenin her bir safhasında Mustafa Kemal gayret göstermiştir.  Kağıt, mürekkep temini, makinelerinin onarımı bakımı yenilenmesi ve gazeteye okuyucu abone bulmak gibi pek çok farklı konuda çalışmalar yapmıştır. Ortalama 1200-1500 adet arası basılan gazete ülkenin dört bir yanına gönderilmiş tüm istiklal sevdalılarının okuması için çaba sarf edilmiştir. Gazetenin ilk çıkan sayılarında başyazıların neredeyse çoğu imzasızdı. Bu imzasız yazıların aslında Mustafa Kemal’e ait olduğu söylenmektedir. Hatta altında tek yıldız olan makalelerinde Mustafa Kemal tarafından kaleme alındığı söylenmektedir. Fransız İnsan Hakları Beyannamesi’nin yanı sıra gazetede Kuvayi Milliye, Milli Mücadele, İstanbul’un İşgali, Büyük Millet Meclisi'nin karaları, cephedeki gelişmeler ve savaşın durumu, Türkiye ve Türk halkının geleceği konusunda haberler ve yazılar yayımlanmıştır. Gazete özellikle 1921 yılı sonrası dikkatleri üzerine çekmiştir. Hakimiyet-i Milliye kadrosu içerisinde Hamdullah Suphi Tanrıöver, Hüseyin Ragıp Baydur, Ahmet Ağaoğlu, Ziya Gevher Etili, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Falih Rıfkı Atay, Recep Paker ve Mahmut Soydan bulunuyordu. Gazetenin idaresi ise başta 1920 yılında kurulan Matbuat ve İstihbarat Müdiriyyet-i Umumiyyesi başkanı tarafından sağlanmıştır. Sırasıyla Recep Paker, Mahmut Soydan ve Falih Rıfkı Atay’dan sonra idare Cumhuriyet Halk Fıkrası’na verilmiştir.

Hakimiyet-i Milliye yeni Türk harflerinin kabulü ile üç aylık bir geçiş evresi ardından 1 Aralık 1928 tarihinden itibaren Latin harfleri ile çıkartılmaya başlanmıştır. 16 Ekim 1935 yılında 4794.sayı ile birlikte gazetenin ismi “Ulus” olarak değiştirilmiştir.

 

(23 Nisan 1927 tarihli Hakimiyet-i Milliye Gazetesi)

 

Milli Bayramlar; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

Milli Bayramlar genel tanım itibari ile aslında bir ülkenin milli bilincini geliştirmek, ülke bütünlüğünü korumak için ortaya çıkarılacak vatanperverlik duygusunu ateşlemek, milliyetçilik anlayışını geliştirmek ve kazanılan zorlu zaferleri sonraki nesillere aktarmak için ortaya atılmış bir kavramdır.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı da bu milli bayramlardan bir tanesidir. Aslında çocuk bayramı kavramı Osmanlı Devleti zamanlarında II.Meşrutiyet dönemine dayanmaktadır. O dönemde adı “Çocuklar Bayramı” olarak geçen bayram bu sıfatla 2 Mayıs 1916 tarihine kadar kutlanmıştır. İstanbul’da bulunan okullarda ki pek çok öğrencinin katılımı ile kutlanan bu güne dair gazete haberlerine rastlanmaktadır. Milli Mücadele döneminde 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından bir yıl sonra 23 Nisan günü Ulusal veya Milli Egemenlik Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. Bu bayram cumhuriyet ilanı öncesinde kutlanmaya başlanan yeni Türkiye’nin ilk milli bayramıdır.

23 Nisan 1922 yılında yapılan kutlamalardan itibaren kutlamalarda çocukların ön plana çıkması ile birlikte Mustafa Kemal önderliğinde o zamanki adı ile Himaye-i Etfal Cemiyeti olan Çocuk Hizmetleri adına yardımlar toplanmaya başlamıştır. 1924 yılına gelindiğinde Latife Hanım’ın Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin temsilcisi olması ve Mustafa Kemal’in açıkça bu cemiyete yardımlarda bulunup destek olması nedeniyle 1925 yılı ve sonrasında bu bayram “Milli Egemenlik Bayramı” adının yanına “Çocuk Bayramı” veyahut “Çocuk Günü” de denmeye başlanmıştır. Tabi ki bu bayrama bu şekilde denmesinin asıl amacı yalnızca bir gün çocukları eğlendirmek değil aslında toplumun çocukların önemi konusunda bilinçlenmesini sağlamak onların sorunlarına çözüm aranmasını için toplumsal güç oluşturma amacı ile kutlanmış ve böyle anılmıştır. 1927 yılında ise Himaye-i Etfal Cemiyeti çatı altında Nakiye Hanım öncülüğünde 23 Nisan haftası Çocuk Haftası olarak kabul edilmiştir. İlk defa 1929 yılında Türkiye’nin dört bir yanında bu şekilde kutlanmıştır. İlerleyen yıllarda ise bu önemli gün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak yurdun dört bir yanında sevinç ve heyecanla kutlanmaya devam etmiştir.

23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile aslında milli mücadele tarihimizde milli egemenliğimiz ve hakimiyetimiz için çok önemli bir adım atılmıştır. Sonrasında kurulan ve gelişen yeni Türk Devleti beraberinde çağdaş, laik, demokratik, adaletli, eşitlikçi reform ve inkılaplarla desteklenmiş, yeni kurulan bu Türk Devleti’nin amacı muhasır medeniyetler seviyesine erişmek olmuştur. Yeni Türk Devleti’nin gelişmesinde ve ilerlemesinde paha biçilemez günler ve anlar yaşanmıştır. Bunlar aslında küllerinden doğan bu milletin kendi milli olgularını ve kendi milli benliklerini oluşturmak ve korumak amacı ile milletin coşku ile kutlayacağı günlerdir. Cumhuriyet öncesinden II.Meşrutiyet döneminden itibaren kutlanan bazı günler Cumhuriyet tarihinden önemli gün ve zamanlarla özdeşleşip günümüze kadar bu şekilde kutlanması ise aslında Türkiye’nin sıfırdan kurulan bir devlet olmadığının atalarının yüzyıllar boyunca neler yaptığının, yaşadıkları toprakların ve daha pek çok şeyin asıl anlamının kazanılmasıdır.

 

23 Nisan 1927 Tarihli Yayınlanan Hakimiyet-i Milliye Gazetesinin 23 Nisan Başlıklı Haberi Osmanlı Türkçesinden Latin Harflerine Çevirisi

 

1920 senesi 23 Nisan şehrimizde bol güneşli bir cumaya rastlıyordu, O gün…

23 Nisan bize zaferi ve zaferi takip eden çok büyük inkılapları müjdeleyen gündür!

Gayemiz meclis-i riyasete ittihabla yeni müteakib nutuklarında demişlerdi ki heyeti muhteremenizin arayi umumiyesinde tecelli etmiş olan itimadı milliyi şahsım için bir gaye değil, mücahedei mukaddesanın gayelerini istihsal için milletin bahşettiği istinadgah olarak kabul ediyorum.

Kıymetli bir hatıra 1920 senesi 23 Nisan’ında Büyük Millet Meclisi küşad edilirken.

23 Nisan 1920 milli tarihimizin en büyük hatıralarından birisini taşıyan gündür. Bunun hatırasını kalplerimizde temiz yer ederken bu günü ona  takdim eden ayları göz önüne getirelim.  Düşman İzmir’e çıkmış vatan baştan başa işgal tehlikesine mevziini  İstanbul’da düşmanın eliyle bu satılan bir hükümet vardı. Millet mukadderatı artık sultan hükümetin …………………. Kendi gücüyle müdafaaya karar vermişti. Her tarafta birer milli hareketler başlıyordu. Fakat Varak müdafaasını toplayarak müşemmer biriyle  sevk ederek bu milleti kurtaracak bir yardımcı? dimağ ve kadr bir ordu lazımdı. Tali bunu büyük milletimizden esirgemedi.

Mustafa Kemal’in bir gün Erzurum’dan vatanın …… eden sesi …… oldu ve milli …… vücuda getirdi. Bunu takip eden günlerde geçen zatramlı aylar ve hadiseler nihayet bir gün yeni münay-ı siyasetinin kurulmasını icap ettirmişti. Başta bugün sekizinci yıl dönümünü derin tahassüslerle tebcil ettiğimiz 23 Nisan’da Ankara’da Birinci Büyük Millet Meclisi kurulmuştur.

23 Nisan bize zaferi, zaferi takip eden çok büyük inkılapları müjdeleyen gündür. O gün …. Ve yeryüzünün  tarihimizde daima ihtiram mevkii taşıyan bir doyum noktasıdır.

Birinci Millet Meclisi nasıl açılmıştı?

1920 (1336) senesi 23 Nisan’ı bol güneşli bir cumaya rastlıyordu. Bu gün meclisi hepimizin bildiği vech ile bugün Cumhuriyet Halk Fırkası merkezi olan binada toplanmıştı. Meclis 

binası kapısına asılan büyük bir bayraktan maide ufak ufak bayraklarla da süslenmiş, önünde üç takım asker resmi selamı ifa etmiş ve bu kıtanın etrafında ihtiyar ninelerden  ve 500-600 kişilik kalabalıktan  mürekkeb muhib-i halesi çevrilmişdi.  Millet Meclisi 2,5 te imzadan en ihtiyarı olan Sinop Mebusu Şerif Bey’in nutkuyla açıldı.

Meclisde İlk Nutuk

Şeref Bey’in nutku artık yeni bir devrin başladığına bundan sonra büyük gazimiz encümen ve katiplerin intihabını teklif etmiş ihra  edildiğinden sonra meclis o günkü içtimaına nihayet  vermişti. Ertesi gün onda in’ikad eden Mecliste büyük gazimiz Millet Meclisi riyasetine icab olunmuş  ve bu münasebetle bir nutuk irad buyurarak demişlerdi ki:

Büyük gazimizin nutku

“Meclisi alinizin …….. suretiyle hakkımda irad buyurulan itimat ve teveccühün müteşekkiri ve minnettarıyım. Hayatımın bütün safahatında   olduğu gibi son zamanların buhranları ve felaketleri arasında dahi dakika geçmemiştir ki her türlü huzur ve seyr-i hitamı  her nevi nokta-i nazarlarımı milletin saadet ve selameti namına feda etmekten zavkiyabolmayayım. Gerek hayat-ı asakiyemin ve gerek hayat-ı siyasiyemin bütün edvar ve safahatini işgal eden müşahedatımda? daima düstur hareketim irade-i milliyeye ….. ederek vatanımın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur. Bunun heyet-i muhteremenizin arayi umumiyesinde tecelli etmiş olan itimad-ı milliyi liyakatimin çok fevkinde görmekle beraber şahsım için bir gaye olarak değil, müştereken giriştiğimiz mücahede-i mukaddesenin matuf olduğu gayeleri istihsal için milletin bahşettiği bir istinadgah olarak telakki ediyorum. Bu irad-ı millinin bana tahmil ettiği mesuliyet, biliyorum ve hepiniz de biliyorsunuz ki çok ağırdır. İçinde yaşadığımız nadirülemsal dakikanın vahametine rağmen bu ağır mesuliyeti milliyenin altında ancak heyet-i muhteremenizin muavenet ve idvar olarak çalışacağım.”

 

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi 23 Nisan 1927 tarihli sayısı internet kaynaklı e-arşiv sitelerinden alınmıştır. Belgenin asli tarihi, o dönemki saklama koşulları ve günümüz teknolojisi ile kaydedilmesinden mütevellit belge üzerinde kimi yerler tam olarak çevrilememiştir. Hakimiyet-i Milliye gibi yerli, yabancı veyahut Osmanlı Türkçesi pek çok gazetenin örnekleri bu tarz internet siteleri sayesinde biz sevgili okuyucular ile buluşmaktadır. “

Barış KURTBASAN
Standart Üye / 3 Yazı / 9,6K Okunma

Tarih bölüm mezunu, Sosyal Bilgiler Öğretimi yüksek lisans öğrencisi, aktif basketbol hakemi ve bir tiyatro sevdalısı.


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST