Loading

Cennetin Zaptı: Paris Komünü

1871 Paris Komünü

komün resmi

Paris Komünü tarihsel olayların seyrinde kendiliğinden gerçekleşmiştir. Önceden planlanmış bir durum olmaktan ziyade, döneminin şartları ve olaylarının seyri içinde ortaya çıkmıştır.

1870 yılı Fransa-Almanya (Prusya) Savaşı yaşanmaktadır. Savaşı kaybeden Fransa Almanlara teslim olur. Bu dönemde Fransa yönetiminde III. Napolyon, Almanya’da ise “Demir Şansölye” Bismarck vardı. Savaş yenilgisi ve halkın zorlu yaşam şartları sonucu bir ayaklanma olur, halk Fransa’da imparatorluğu devirir. Daha sonrasında kurulan Ulusal Savunma Hareketi, Almanlarla yaşanan çatışmalarda başarılı olamaz ve Alman güçleri Paris’e kadar ilerleyip şehri kuşatır. Kuşatma ile ülkede ve özellikle Paris’te yaşam koşulları daha da kötü bir hal almaya başlar. Bu dönemde işçi sınıfı ve zanaatkarlar içinde çok sıkıntı yaşanmıştır, koşullar özellikle bu iki grubun sırtına daha büyük bir yük katmıştı.

Tüm yükün omuzlarına bindiği ülke yoksulları, zorlu bir süreçten geçmekteydi. Bu esnada geçici hükümet, Paris belediye seçimleri ile birlikte kurucu meclis seçimlerini erteleme kararı alır. Savaş ortamı ve devrilen imparatorluk sonrası bu seçimler halk için hayati önemdedir, ancak hükümet aynı görüşte değildir. İnsanlar bu durumdan memnun değildir. Halk kendi içinde örgütlenerek çeşitli komiteler kurmaya başlar. Ulusal muhafız taburları denilen ve subayları seçimle belirlenen bu komitelerin ana işleyişi gönüllülük üzerineydi. Komite büyük ölçüde Parisli işçi ve zanaatkarlardan oluşuyordu. Paris’in ilçelerinde askeri ve sivil halk komiteleri hızla kuruldu. Devlet nazarında bir geçerliliği olmayan bu komiteler bizzat halkın içinden çıkarak meşruiyetini doğrudan halktan alan kurumlardı. Halkın taleplerini sürekli dile getiriyorlardı.

Seçimlerin yapılması sonrası Ulusal Meclis toplanır, imparatorluk sonrası toplanan bu meclis, ilk oturumda cumhuriyeti kurma kararı almayı reddeder. Bu durum üzerine halk komitesi ile hükümet arasındaki tartışmalar derinleşir. Komiteler yeni bir kararla, Ulusal Muhafız Merkez Komitesi altında birleşme kararı alır. Almanlarla varılacak ateşkes sonrası Paris’in Alman işgaline uğraması beklenen mahallelerindeki top gibi askeri mühimmatlar, Merkez Komite kararınca işçi mahallelerine taşınmak istenir. Hükümet bu girişime karşı durur ve halkın destekleriyle savaş zamanı üretilen mühimmatları devlet malı ilan eder. Hükümet birlikleri 1871 yılı 17-18 Mart gecesi, mühimmatlara el koymak için faaliyete geçer. Bu sırada komite yanlılarından öldürülenler olur. Bu olay ertesi sabah halkta tepkiye yol açar ve ayaklanma yaşanır. Hükümet birliklerinde görev alan bazı ordu mensupları da ayaklanmaya dahil olurlar.

Yaşanan ayaklanma sonrası hükümet hala destekçisi olan askeri birliklerle, Versailles’a kaçar. Aynı gün Paris, Ulusal Muhafız Merkez Komitesi’nin kontrolüne geçer. Dünya tarihindeki önemli olaylardan olacak ve yalnızca 71 gün sürebilecek Paris Komünü kurulmuş olur. 26 Mart günü Merkez Komite bir bildiri ile amaçlarını açıklar:

“Fransa’yı şimdiye kadar yönetenler ülkemizi ve bizleri yıkıma ve onursuzluğa sürüklediler. Otorite, can ve iş güvenliğini sağlamaktan yoksundur. Ülke genel bir çöküntü içinde. Emeği yeni baştan örgütleyerek, özgürlük, eşitlik ve dayanışmaya dayanan yeni temeller üstünde yeni bir düzen kurmalıyız. Komün Devrimi, bu ilkeleri koyarak gelecekte çıkar çatışmaları doğurabilecek nedenleri önceden ortadan kaldırıyor.

Biz, emekçilerin boyunduruktan kurtulmasını istedik. Bunun tek garantisi de bucak temsil kurullarıdır. Her yurttaş, hakkını en iyi ancak bu sistemde savunur. Her yurttaş, temsilcilerin eylemlerini en etkili bir biçimde ancak bu sistemde denetler. Toplumsal reformlar, sırasıyla ancak bu şekilde gerçekleşebilir.

Her bucağın özerk oluşu, toplumsal isteklerin saldırgan bir karaktere bürünmesini önler ve cumhuriyet ilkelerini en yüce anlamıyla dile getirir.

Emekçiler! İstediklerimiz nedir? Kredinin, ticaretin, derneklerin emekçiye emeğinin tam karşılığını verecek biçimde örgütlenmesini istemektedir. Herkes için, parasız, laik ve tam eğitim istedik. Toplantı ve dernek kurma hakkını, yurttaşın ve basının özgürlüğünün istedik. Polisin, güvenlik güçlerinin, silahlı kuvvetlerin, sağlık hizmetlerinin belediyecilik açısından düzenlenmesini istedik. Paris halkı uyandı, dadısının yönettiği bir çocuk olmak istemiyor artık. Kendi kendimizin efendisi olmak hakkımızdır. 26 Mart Pazar günü yapılacak seçimde Paris halkının, oylarını Komün için kullanması onur borcudur.”

Paris Komünü Nasıl Bir Oluşumdu?

Politikacıların dahil olmadığı Merkez Komite, ilk haftasında basın özgürlüğü getirdi, siyasi af ilan ederek sıkı yönetim ve savaş mahkemelerini kaldırdı. Hemen seçime giden Merkez Komite, 26 Mart’ta yönetimi, kurulan Komün Meclisi’ne devretti. 85 üyeli bu mecliste, her 20.000 kişiye bir temsilci düşüyordu. Komün Meclisi’ndeki 85 kişi, 21 tanesi burjuva, 30 tanesi işçi, gerisi de memur, doktor, gazeteci, sanatçı, öğretmen ve aydınlardan oluşan temsilcilerdi. Siyasal açıdan çok farklı görüşler mecliste temsil ediliyordu. Proudhon’cular, Blanqui’ciler, Jakobenler ve Marksçılar gibi pek çok siyasi görüşten üye meclise dahildi.

İmparatorluk dönemi Fransız bürokrasisi komün tarafından temizlendi. Bürokratik kadrolara seçimle atanacak görevlilerin olacağı yeni bir sitem oluşturuldu.  Seçimle gelen görevliler kendisini seçenler tarafından görevden alınabilecekti de aynı zamanda. Memurların maaşları da işçi ücretlerine denk olacaktı. Komün idaresinde silahlı kuvvetlerde artık gönüllülük esasına göre düzenlenmişti. Yani askeri güç halk milislerinin kontrolünde olacaktı. Tüm bunların yapılma amacı halkın doğrudan yönetime dahil olması ve yaşamın her alanında söz sahibi olmasını sağlamaktı.

Komün Meclisi’ne meslek örgütleri, siyasi eğilimler, mahallelerde ve yerelde örgütlenmiş gruplar/meclisler, doğrudan yönetime müdahil olabilme yetkisine sahipti. Öneri ve talepleriyle yasama süreçlerine dahil olabiliyorlardı. Komün dahilindeki gruplar ve örgütler, işçi haklarını gasp eden patronların, spekülatörlerin ve görevini ihmal edenlerinde korkulu rüyasıydı. Öte yandan belediye hizmetlerinde görev almaktan, ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmeye varıncaya kadar, toplumsal meselelere çözüm aramaktaydılar. Komün için kaynak sağlamak konusunda da destek sunmaktaydılar. Komün meclisi yanında, bütün toplumsal kesimlerin de bu şekilde yönetime dahil olması durumu söz konusu olmuştur. Komün meclisini de denetleyen bir güçte olmuşlardır. Komün bu doğrultuda doğal olarak, çoğulcu toplumsal demokrasinin ilk denemelerini yaşamıştır.

Komün Meclisi’ndeki tüm gelişmeler doğrudan halka açık bir şekilde yürüyordu. Yapılan çalışmalar sürekli halka ilan ediliyordu. Devlet sırrı kavramı tamamen reddedilmişti. Karar alma mekanizmaları olabildiğince geniş kitlelerin dahil olabildiği organlara dönüştürüldü. Siyasi otoritelerin ve kurumların halk üzerinde kurduğu baskı alaşağı edilmiş, aksine halkın kurumları ve yönetim kadrolarını sürekli denetim altında tutabildiği siyasi anlayış tesis edilmiştir.

Komünün yaptığı bir diğer uygulamada üretim alanındaki faaliyetlerdeki bazı yeni oluşumlardır. Terk edilmiş fabrika ve atölyeler işçilerin kontrolüne devredilmiştir. İşçiler tarafından bu tip fabrikalarda örgütlenenlerden bir komite yaratılmıştır. Yönetimi işçiler arasından seçimle belirlenen ve yine maaşları da işçilerin belirlediği yeni bir üretim sistemi oluşmaktaydı. Artık üretim organlarının halkın kontrolünde olduğu, eskisinden farklı bir durum söz konusu olmuştu.

Komünün mülkiyet karşısındaki tutumu da farklı olmuştur. Eğer halk önünde engel olduğu düşünülüyorsa, ancak bu şekilde mülkiyete müdahale edilip kaldırdığı görülmüştür. Mülkiyet hakkında net bir tavırları söz konusu olmamıştır. Yani tamamen kaldırılması veya serbest bırakılması gibi. Öte yandan kiraların ertelenmesi, evlerinden atılanların evlerine dönebilmeleri kararları alınmış, mülkiyet sahiplerinin kiracılarının rızası olmadan onları konutlarından çıkarılmaları yasaklanmıştır. Ayrıca, sahipsiz kalan binalarda evsizlerin kalabilmesi için bu yerlere komün tarafından el konulmuştur. İhtiyaçlar dahilinde mülkiyete müdahale edilmiştir, buradaki amaçta mülkiyetin toplum önünde ayrıştırıcı bir unsur olmasını engellemek vardır.

Komünün Yıkılışı

Paris Komünü güçlenmeye başlamış, yarattığı sistemle mevcut düzen karşısında, ezilenleri alternatif bir yaşamın mümkün olduğuna inandırmıştı. Bu sermaye ve Versailles Hükümeti için çok büyük bir tehditti. Komünü ortadan kaldırmak için, Alman güçlerinin Paris’i işgal etmesine varıncaya kadar ciddi planlar yapıldı. Bunu alman Şansölyesi Bismarck’a teklif dahi ettiler ancak o bunu kabul etmedi. Komünden ve yarattığı etkilerden Almanlarda korkuyordu, komündeki düşüncelerin yayılmasını istemiyorlardı ama yine de kuşatmayla yetinip daha sonra sahadan çekildiler. Versailles Hükümeti, Almanların aradan çekilmesi sonucu, Paris Komünü ile mücadelede yalnız kaldıklarını anladı. Versailles yönetimi, komündekileri müzakere ediyor gibi yaparak oyalamaya başladı ve bu esnada askeri eksikliklerini giderme çabasındaydı. Ancak Almanya’yla henüz bir anlaşma sağlanamadan bu durumda söz konusu olamazdı. Versailles meclisi, Komünü yıkmak için Almanya’yla ağır şartlar altında bir anlaşma yaparak gücünü tamamıyla komün üzerine yöneltmeye karar vermek zorunda kaldı.

Sekiz gün boyunca süren çatışmalarda Paris yerle bir edilmişti. Büyük bir katliam yaşanmıştı. 27 Mayıs 1871 günü kanlı bir şekilde bastırılan Paris Komünü, son haftalardaki çatışmalarda 20.000 üyesini kaybetmişti. Ardından iftiralar, yargısız infazlar ve sürgünler geldi. Komün önderleri göstermelik mahkemelerde yargılandı ve neredeyse hepsi yaptıklarını son anına kadar savundu ve bu mahkemeleri tanımadıklarını söylediler. Geri adım atmayan Komün yanlıları kurşuna dizildiler veya giyotine gönderildiler.

Komünün savunması gönüllü kitlelerin fedakâr mücadeleleriyle sağlanırken, çatışmalar sırasında kitlelerin koordinasyon eksikliklerinin olduğu anlaşılmakta. Versailles Hükümeti’nin direnişi parçalama gayretleri sonucu komünün yenilgisi gerçekleşmiştir. Ağır sokak çatışmaları esnasında komün savunucuları, birleşik çarpışmadan ziyade mahalle ve sokaklara bölünerek çatışmışlardır. Bu da mağlubiyetteki en önemli etken olmuştur. Marks ve Engels gibi düşünürlere göre bu mağlubiyetin altında, Komünde sosyalistlerin ağırlıklı olamaması, zamanlama hataları ve merkeziyet anlayışının yoksunluğu gibi sebepler yatmaktaydı. Ayrıca Fransa Merkez Bankası’na el koyulmamasının da önemli bir zaaf olduğunu aktarmışlardır. Hatta Komün taraftarlarının, bunu ellerinde çok önemli bir koz olarak kullanabilecekken, görmezden geldiklerini belirterek eleştirirler.

Kaynaklar:

Prosper-Olivier LİSSAGARAY: 1871 Paris Komünü Tarihi

Bilge Kağan ŞAKACI: Unutulan Bir Sosyalist Deneyim: Paris Komünü

Onur Köse
Redaktör / 53 Yazı / 382,7K Okunma

| 🌿🐢 Yol, Tarih ve Doğa


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST