Düzgün Baba ve Çiçek Baba Ereni, Anadolu halk inançlarında doğa ile özdeşleşmiş ve koruyucu figürler olarak bilinen iki önemli erendir. Bu iki manevi şahsiyet, sadece insanlara rehberlik eden değil, aynı zamanda doğanın ve halkın koruyucusu olarak da tasvir edilmiştir. Halk anlatılarında, onların dağlarla, ruhlarla veya kötülükle savaştıkları öyküler dikkat çeker.
Düzgün Baba, Dersim'in kutsal mekanlarından biri olan dağlarda yaşayan ve Alevi-Bektaşi geleneğinde önemli bir yere sahip olan bir erendir. Düzgün Baba hakkında detaylı bilgi için kaynakça kısmından bilgi alabilirsiniz, zira bu makalede fazla detaya girilmeden savaşçılık ve koruyuculuk meselesi ele alınacaktır. Rivayetlere göre Düzgün Baba, yöreye hastalık ve salgınları (vb. kötülükleri içine katabiliriz) getirdiğine inanılan Abdal Musa’nın ordusuyla mücadele eder. Bu anlatıya göre, Abdal Musa'nın ruhani ordusunun Dersim'e yaklaştığı bir dönemde, Düzgün Baba bu toprakları korumak için büyük bir direniş gösterir. Onun bu savaşı, bir anlamda manevi bir mücadelenin sembolüdür; halk inancına göre, Düzgün Baba yalnızca fiziksel bir mücadele yürütmez, aynı zamanda adalet ve doğayı koruma adına ruhsal bir savaş da verir. Ayrıca bazen farklı erenlerle, ziyaret mekanlarıyla ve dolayısıyla buraların ruhlarıyla da savaşır. Toplarını (kayaları) kullanarak harbe girer.
Halk arasında onun ruhunun hâlâ dağlarda dolaştığına ve bölgeyi kötülüklerden koruduğuna inanılır. Ayrıca Düzgün Baba’nın dağların ruhlarını etkileyerek doğal afetleri önlediği ve halkın refahı için doğayı dengelediği söylenir. Düzgün baba çevresindeki inanışlar, ritüeller ve anlatılar, Düzgün Baba’nın bir dağ ereni olarak doğa ile olan derin bağını ve halk üzerindeki manevi etkisini göstermektedir. Anadolu Alevi-Bektaşiliğinin önemli kutsal mekanlarından olan Düzgün Baba ziyareti, yoğun ilgiye muhataptır. kurban kesme, niyazlarda bulunma, cem erkanı yürütme başta olmak üzere pek çok inançsal pratik sergilenir. İnsanlar şifa ve çocuk talepleriyle de ayrıca ziyaretlerde bulunur.
Muğla yöresinde derin bir sevgi ve saygıyla anılan Çiçek Baba Ereni’nin ise doğa ile olan mücadelesi, Atkuyruksallamaz Dağı ile ilişkilendirilir. Halk anlatılarına göre, bu dağ, bir zamanlar zarar verici ruhların ve doğaüstü varlıkların kontrolü altındaydı. Bu ruhlar, çevredeki insanlara zarar vermekte ve doğayı tahrip etmekteydi. Çiçek Baba, bu duruma bir son vermek için harekete geçer ve Atkuyruksallamaz Dağı ile harbi başlar. Ayrıca erenlerin kerametlerinin ve güçlerinin üstünlüğünü kabul ettirmek adına harbe girdikleri de ileri sürülür.
Rivayetlerde, Çiçek Baba’nın dağın ruhuyla uzun ve zorlu bir mücadeleye girdiği anlatılır. Mücadelede iki dağ birbirlerine kayalar (top) atarlar. Bu mücadelede, dağın ruhunu etkisiz hale getirerek, dağı insanlara ve doğaya yeniden kazandırdığı söylenir. Bu zaferin ardından dağ, çiçeklerle kaplanmış ve halk arasında bereketin simgesi haline gelmiştir. Çiçek Baba’nın adı, bu nedenle, doğayı koruyan ve iyileştiren bir eren olarak anılmaktadır. Atkuyruksallamaz Dağı’nın bugün hâlâ Çiçek Baba ile özdeşleştirilmesi, onun doğaya olan bağlılığının ve koruyucu rolünün bir göstergesidir. Halk, bu dağı ziyaret ederken Çiçek Baba’ya dualar eder, dileklerde bulunur ve doğaya saygılarını sunar. Eren Şenlikleri adı verilen etkinlikler geleneksel olarak düzenlenir. İnsanlar Çiçek Baba'nın makamı etrafında kurban ve niyazlarla bir takım ritüeller icra eder.
Düzgün Baba ve Çiçek Baba’nın hikayelerinde ortak bir tema öne çıkar: doğa ve insanlık için kötülüğe karşı verilen mücadele. Her iki eren de, sadece manevi liderler değil, aynı zamanda doğanın koruyucuları olarak da görülür. Dağlar ve doğa ile olan ilişkileri, onların halk arasındaki önemini artırmış ve manevi değerlerini pekiştirmiştir.
Bu hikayeler, Anadolu’nun doğa ile insan arasındaki manevi bağı derinlemesine hissettiği bir coğrafya olduğunu göstermektedir. Düzgün Baba’nın Dersim yöresini koruması ve Çiçek Baba’nın Atkuyruksallamaz Dağı’nı kötü ruhlardan arındırması, halkın doğa ile olan ilişkisine dair önemli ipuçları sunar. Her iki erenin hikayesi, doğanın manevi bir varlık olarak algılandığı ve korunmasının bir görev olarak görüldüğü bir kültürel anlayışın ürünüdür.
Kaynakça
Erdemir, A. (2006). Anadolu Erenleri ve Halk İnançları. İstanbul: Kabalcı Yayınları.
Melikoff, I. (1998). Hacı Bektaş: Efsaneden Gerçeğe. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Birdoğan, N. (1995). Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri. İstanbul: Kaynak Yayınları.
Başgöz, İ. (1986). Anadolu Efsaneleri ve Mitolojisi. Ankara: Bilgi Yayınevi.
Bayat, F. (2006). "Türk Mitolojisinde Dağ Kültü", Folklor Edebiyat Dergisi.
Yıldırım, R. (2010). "Düzgün Baba İnancı ve Ritüelleri", Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi.
Tanyu, H. (1985). Türklerde Tahtacılık ve Tahtacı İnançları. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Kurt, S. (2020). Muğla Yöresinde Eski Türk İnançlarının İzleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Köse, O. (2019). "Türk Kültüründe Dağ ve Düzgün Baba Dağı", Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi.
Çandarlı Şahin, A. (2022). "Kazdağları'ndan Sandras'a Tahtacı Türkmen Kültüründe Eski Türk Dininin İzleri", Folklor Akademi Dergisi.
ÖNAL, M. N. (2003), “Dağ Kültü, Eren Kültü ve Şenliklerinin Muğla’daki Yansımaları”, Bilig Dergisi.
Karakaş, M. (2014). "Tunceli Aleviliği ve Düzgün Baba Kültü", Bilim ve Kültür-Uluslararası Kültür Araştırmaları Dergisi.