Loading

Seyahatnameler, Eski Zamanın Sınırsızları ve Zamanımızın Sınırları

Seyahatnameler, Okumak, Yolda Olmak, Eski Zamanın Sınırsızları ve Zamanımızın Sınırları

seyyah

“Eski Dünya’nın” en hareketli zamanlarında diyardan diyara giden seyyahlar, yeni dünyaların ve “Yeni Dünya’nın” keşfine ilham olurlar. Anlattıkları olaylar ve hikayelerle birçok meraklı kâşif ruhlu ve yol düşkünü, bilinen dünyanın sınırlarını zorlamaya başlar ve anlatılanları arama peşine düşerler. Kendi yolculuklarını, kendi yollarını ve gelip geçtikleri yaşamı kaleme alır bazıları. Yüzlerce yıllık bu yol hikayeleri bugün okuması en zevkli eserlerdendir. İnsanı alıp kaleme alındığı devre, satırlarda anlatılan olayların içine götürmektedirler. Bazıları üsluplarıyla anlatılan olaylarıyla insanı fantastik alemlere yolculuğa çıkarmaktadır. Kendi devrinde veya yakın devirlerde bu eserleri okuyanlar amansız bir macera ruhuyla yola düşüp bu fantastik yaşamın içerisine doğru kendilerine hâkim olamayarak sürüklenmişlerdir. Bu kişilerin serüvenleri de birer seyahatnameye dönüşmüştür zaman zaman. Gerçeğin, kurgunun, mit ve efsanelerin gelip dolduğu ciltlerce eser ortaya çıkmıştır. Şüphesiz asırlar sonra bile seyahatname okuyanlar yol iptilası olurlar.

Öte yandan seyahatnameler farklı toplumlar arasında bilgi alışverişini sağlamışlardır. Doğru veya yanlış, insanların birbirleri hakkında daha fazla bilgiye sahi olmalarına aracı olmuşlardır. Seyyahların kendi kültürleri ve toplumları dışındaki insanlara bakış açılarını, yargılarını ve “öteki” olanı nasıl anladıklarına şahit olabilmekteyiz. Eserlerin kaleme alındığı dönemin “ötekileri” kimlerdi, farklı kültürlerin birbirlerine bakışı, yargıları nelerdi bunları okumak mümkündür. En önemlisi de sıradan insanların yaşamı, inançları ve kültürleri nasıl cereyan etmektedir, bu insanlar söz konusu dönemde nasıl yaşıyorlardı, bunu seyahatnamelerde görmek mümkündür. Bu eserlerde insanların ön yargılarını, korkularını ve düşman algısını gözlemlemek, “biz” ve “onlar” mevhumlarını anlamaya çalışmak bakımından da faydalıdır.

Seyahat nameler özellikle sosyal bilimlerle ilgilenenlerin önemle dikkat etmesi gereken eserler olsa da çok dikkate alındıkları düşünülemez. Genelde tarihçilerin haşır neşir olduğu bu eserler, zaman zaman edebiyat meraklılarının da çekim alanına girmekte. Fakat sıradan okurların bir köşesinden yakalayıp tutunduğu seyahatname okuma tutkusu, az olsa da hayli kayda değerdir. Seyahatnameler her ne kadar eseri kaleme alan ya da daha sonraları onları duyduklarından yazanların, kaleminden dökülen kelimeler olsa da bu durumu bilme bilinciyle okumak, yazılanların büyüsünden pek bir şey eksiltmiyor. Belki de meseleye bilimsel yaklaşacakların veya bir veri olarak seyahatnameleri kullanacakların temel dayanak noktası bu noktada olabilir. Yine sadece edebi bir haz almak için okunuyorsa veya insanlar içindeki iflah olmaz yol dürtüsünü beslemeyi amaçlıyorsa, yolda evvelden yürüyenlerin hikayeleri onların sözleriyle dökülen satırlar eminim çok keyif veriyordur.

Bildiğimiz gibi ejderhalar, cadılar, devler, vampirler, amansız yaratıklar, periler, kerametler, kahraman savaşçılar, efsanevi varlıklar ve masalsı diyarlar seyahatnamelerde bolca yer eder bunun yanında hayatın buz gibi gerçekleri, yoksulluk, kötü hükümdarlar, savaşlar, kıyımlar, hastalıklar, yalan, gerçek, zenginlik, iyilik, müzik, kadim sözler ve gelenekler, sıradan insanların muazzam dünyaları ve varlıklı insanların sefil dünyaları sıklıkla seyahatnamelerde kendilerine yer bulur. Yolda olup bitenler, görülenler, işitilenler ve yolun getirdikleri satırlara dökülür.

Zamanımızda artık bazı instagram hesapları, bloglar ve youtube gibi platformlar da bir nevi seyahatnameye dönüşmüş durumda. Tabi ki bu platformlar ve buradaki içerikler seyahatnamelerle bir tutulamaz. Ama bin yıl öncesinden çekilmiş bir youtube yol vlog’u sanırım pek çok insanın hoşuna giderdi. Artık pek çoğumuz sanal platformlarda paylaşılan içeriklerle yol hikayesi yazıyoruz. Bazen bir görselin altına sayfalarca duygu, tavsiye, tecrübe ya da bir şiir döşerken, bazen sadece asıl şiiri veya hikâyeyi görselin anlatmasını istiyoruz. Gidemediğimiz veya gitmek istediğimiz yerleri gezen insanların içeriklerini takip etmek bizleri mutlu ediyor. Yolda olanı seviyoruz belki bazen de yolda olmayı seviyoruz. İş piyasasında ezilen, “yaşamı” işin kapladığı alandan fırsat bulup araya sokamayanlar, arada yakaladıkları ve bir göktaşının evrende süzülürken yeryüzüne düşme ihtimali kadar az olan bir ihtimal ederindeki fırsatta, gezdikleri yerin ve yol arkadaşlarının görsellerini sanal aleme boşaltıyorlar. Hayat sadece bu anların uç uca eklenmesiyle katlanılacak bir şey değil kanaatimce, eğer yol çağırıyorsa ve yolda olmak mutlu ediyorsa yola düşmek gerek, ya da en azından her fırsatta. Ama bunun dışında insanı mutlu eden herhangi bir şey için de bu geçerli olmalı, bize yaşamın olağanı diye dayatılan yapay ve son birkaç bin yıllık duvarları yıkmak gerek. İçinde boğulduğumuz ekonomik ve sosyal sistemin dayattığı çürümüşlüğü aşıp başka bir dünya kurmak mümkün. Bunu tecrübe eden pek çok insan var, bu bir hayal veya ütopya değil. Yaşam bize dayatılan çalışma şartları, toplumsal cinsiyet normları ve yapay sınırlar değil, bunlardan öte bizim içimizde, yine derinlerde sakladığımız kadim bilgelikle beraber bizi yola düşürecek ve herkesle eşit adil bir yaşam kurabilecek güçte. 

Seyahatnamelerle bu satırların alakasını tesis etmeye gelecek olursam; seyahatnameler her ne kadar zaman zaman bazı fikir kalıplarına sıkışmış insanların eserleri olarak, taraflı kaleme alınsa da yazan kişilerin emellerini aşarak, sınırsız ve sınıfsız bir yaşamın umudunu ateşlemektedir. Yani aslında onların emellerinden bağımsız bir serüven cereyan etmekte. İnsanlara çok uzak bir geçmiş gibi görülse de insanlık tarihini düşündüğümüzde, kısa bir an kadar bize yakın olan bir geçmişte kaleme alınmışlardır, içindeki yol ruhunu öldürmeyenlerin hayatı tam anlamıyla yaşayanların hikayesi. Fantastik bir roman gibi, yani o kadar gerçek :). Seyahatnameler, eski zamanın sınırsızlarının hikayeleri. Bu eserler belki de bizleri kendi gerçekliğimizle yüzleştirecek. En önemlisi de inanların bastırılan ve kontrol altında tutulmak istenen merak ve keşif duygusunu ateşleyecek belki de. Seyahatnameleri okumak ve kendi seyahatnamemizi yazma noktasında bizleri ateşleyecektir. Tabi bu yazma işleminden evvel seyahatnameleri okumak ve yola düşmek gerek. Sonra, sonra… anlatılacak hikayemiz olur.

ALES paragraf sorusu tadında kaleme aldığım bu kısa yazıyı bitirirken, beni iflah olmaz bir seyahatname okuruna dönüştüren ve yolda tanıştığım seyahatnameleri sizlere naçizane tavsiye niteliğinde sunmak isterim. Kıymet verir okursanız çok mutlu olacağınıza eminim, ya da sizlerde seyahatname okuyorsanız lütfen okuduğunuz eserleri yorum olarak yazın.

Evliya Çelebi Seyahatnamesi

İbn Fadlan Seyahatnamesi

İbn Battuta Seyahatnamesi

Marco Polo “Seyahatname Dünyanın Tasviri”

Kristof Kolomb “Seyir Defterleri”

Ruysbroeckli Willem “Mengü Han’ın Sarayına Yolculuk”

İbn Eca Seyahatnamesi

Süleyman el-Tacir “Doğu’nun Kalbine Yolculuk”

Ebu Dülef “İran Seyahatnamesi”

Gırnati Seyahatnamesi

Plano Carpini “Moğolistan Seyahatnamesi”

Ricoldus De Monte Crucis “Doğu Seyahatnamesi Bir Dominikan Keşişin Anadolu ve Ortadoğu Yolculuğu 1289-1291”

Antranik “Dersim: Seyahatname”

Onur Köse
Redaktör / 55 Yazı / 402,2K Okunma

| 🌿🐢 Yol, Tarih ve Doğa


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST