Loading

ÇEKMECEMDE KALANLAR

Anılarının canlanması

Masa çekmecesi

 

    ÇEKMECEMDE  KALANLAR

Kimi zaman aklıma gelen konuları birkaç satırla karalayıp bir kenara koyarım. Belki de uzun süre kullanmayacağım için topladığım dosyanın adını “Çekmecemde Kalanlar” koymuştum. Geçenlerde göz atmak için birkaçını okuyunca sanki okuyanlara da bir şeyler iletecekmişim gibi geldi bana.

Okuma yazmayı öğrendiğim okulumun ve öğretmenimin, şimdi torunuma bıraktığım ilkokul birinci sınıf dergilerimin ilgi çekebileceğini düşünüyorum. Yıllar sonra çok candan bir arkadaşımın ricasıyla hemen yazıp gönderdiğim bir nişan töreni konuşması belki bir-iki kişinin daha işine yarar sanıyorum. Şimdi rahmetle andığım arkadaşım; o tek sayfayı ekranında görünce çok sevinmiş, nişanda söyleyeceklerini gün boyunca ezberlemişti.

Okulumun çocukluğumdaki anıları bambaşka… Babam Cumhuriyet öncesi fesli bir öğrenci olarak orada okumuş. Babamın öğretmeni de annemin babası. Okulumuz harf devriminde halka hizmet veriyor. 1 Ocak 1929’da “Millet Mektepleri” açılınca annem de orada öğreniyor okuma yazmayı. Süresi 4 ay olan bu eğitim yuvalarına sadece iki buçuk gün  gidebildiğini söylerdi rahmetli annem; ev işleri onun üzerine kaldığı için. Kendi başına evde çalışarak ilerletmiş okumalarını. Liseyi okuduğum yıllarda Çetin Altan’ın sadık okuyucusuydu. Yatsı namazından sonra seccadesini toplarken “Gazeteleri kaldırmayın Çetin’i okumadım daha”  deyişi kulaklarımda.

Bir de “Fakirlik” şiiri var benim yazdığım. Anısını şiirden önceki kısa anlatımda okursunuz.

Öyleyse, kırık dökük anılara bir göz atalım şimdi.

 

FAZILKADI İLKOKULU

Samsun ile ilgili “ Nostalji” sayfasını internetten okuyana dek “Fazılkadı İlkokulu”nun tarihini bilmezdim doğrusu. Fazılkadı benim için göbekli Hayri Bey’in başöğretmen olduğu, yaşımın küçüklüğü nedeniyle kayıt için son günü beklediğimiz, teneffüs zili ve kimi zaman öğretmenlerin sesi evimizden duyulan bir ilkokuldu.

Rahmetli babamın anlattığına göre; babam da orada okumuş hattâ annemin babası dedem de babamın öğretmeni olmuştu. Annemin de tanıyamadığı hiç göremediğim dedem; Fazılkadı okuluna her gün Kuşçulu Köyü’nden atla gelir; kimi zaman atın terkisinde de rahmetli dayım olurmuş. Babam, daha sonra kızını eş olarak seçeceği öğretmenini yani adaşı Hüseyin Efendi’yi saygıyla anar; onun verdiği “Tahsin” belgesini (Takdirname olmalı) gözleri parıldayarak bizlere anlatırdı.

Fazılkadı, benim doğumumdan 10 yıl önce annem ve babama yeni harfleri öğreten “Millet Mektepleri” görevini üstlenmiş; okumakta hiç sıkıntı çekmediğim –annemin özlem yüklü mektuplarına- aracılık etmişti.

 

ZEHRA ÖĞRETMENİM


Zehra Öğretmenim; dünyanın en güzel kadını benim için. Bana okuma yazmayı öğreten ve bugün bile tüm yüz çizgilerini tek tek hatırlayabildiğim saygıdeğer insan. Gençlik döneminde annemle mahalle arkadaşı oldukları için, eşi Rauf Bey’le birlikteki bu fotoğrafı anneme vermiş. Rauf Bey de Subaşı İlkokulu’nun başöğretmeniydi o yıllarda.

 Hayattaysa; şimdi 2014 yılında 97-98 yaşında olacak olan öğretmenimin; ben yaşlarda Aylâ adında bir kızı olduğunu biliyorum; ama öğretmenimin soyadının “Orçun” olduğundan emin değilim; bilen biri varsa bana bildirsin lütfen.

 

NİŞAN TÖRENİ KONUŞMASI

Sevgili Dostlar,

Mutlu bir sona erişecek bir yolculuğun başlangıç töreni için toplanmış bulunuyoruz. Bu güzel birlikteliğimize vesile olan.......... ailesi ve…………….. ailesine hepiniz adına teşekkür ediyorum.

Her iki yanı- ve özellikle sonu- çok tatlı meyvelerle dolu bu evlilik yolunun ilk bölümlerini, nişanlılık olarak adlandırıyorlar. Sizlerin isteğine biz büyükler de uyarak; parmaklarınıza birer mutluluk halkası takıp bu yolu yürümeye başlamanızı istiyoruz sizden.

Siz kendi seçiminizle bu seyahate karar verdiğinize ve aileleriniz de bunu olumlu karşıladığına göre; ben sadece bana verilen görev gereği bu yolculuğun hareket memurluğunu yapacağım. Bu yolu tanıyan biri olarak, yolu anlatacağım size. Karanlık noktaları, inişleri çıkışları, düzlükleri, dönemeçleri bildireceğim. Daha doğrusu yalnız ben değil yakınınızdaki tüm büyükler; yani bu yoldan daha önce geçenler ve geçmekte olanlar aydınlatacaklar sizi.

Siz birbirinize yaslanıp, birbirinizden güç ve kuvvet alarak uyumlu adımlarla hedefe yani mutluluk durağına doğru yürüyeceksiniz. Bu arada birbirinizi tanıyacak, önünüze çıkacak sorunları nasıl çözeceğinize siz karar vereceksiniz.

Evlilik durağı göründüğü zaman burada bulunan dostları da çağırmayı sakın unutmayın. Çünkü sevincinizi bizlerle paylaştığınızda mutluluğunuz daha da büyüyecek.

Şimdi kızımız…………ile oğlumuz……….nın kendi elleriyle birbirlerine yüzük takmalarını istiyorum. Bu evlilik yolculuğunda birbirlerine özgürce destek olabilmeleri için daha sonra kurdelelerini de keseceğim.

Hepiniz adına genç çifte yaşam boyu mutluluklar diliyor, her iki aileyi kutluyorum.

(Çok sevdiğim yakın bir arkadaşımın isteği üzerine  yazıldı) 14 Ocak 2012

 

İLKOKUL BİRİNCİ SINIF DERGİLERİM

Cilt kapağından da anlaşılacağı gibi bu benim Birinci Sınıf dergilerim. Kapak içlerinde “ 10 veya 15 günde bir çıkar “ yazıyor. Tarih verirken de örneğin “ 25 İkinciteşrin” diyor. Daha önceki adı “Teşrinisâni” imiş bu ayın. Anlayacağınız “Kasım” ayı. Biz ilkokul birinci sınıftayken yürürlüğe giren yasa ile takvim aylarımız bugünkü adını aldı.

Ben bu dergileri 1945’ten bu yana 3 kez ciltlettim. Cilt içindeki dergilerin hepsi sıralıdır, eksik yok. İki kız kardeşimi de büyüttü bu dergiler. Fotoğrafta görülen ve üçüncü kez yapılan cildin sayfa onarımlarını da 2003 yılında torunumla birlikte yapmışım; eklediğim bir nottan anımsadım.

Sonradan “Devrim İlkokulu” olan bina Fazılkadı’nın şubesiydi. Birinci sınıflar sanırım 2 taneydi; biz o şube binasındaydık. Bu dergilerin dağıtılma heyecanını terli avuçlarımızdaki 7,5 kuruşla beklerken o sınıflarda tadıyorduk.

Bir bahar sabahı okulu tatil ettiler. Gaziler Kahvesi’nin oralara bayraklar asılmıştı. İkinci Dünya Savaşı bitmişti. Akşamları ışıklarımızı rahatça yakabilir, atom bombasına karşı bizi koruyacak (!) sığınaklarda yıllarca saklambaç oynayabilirdik artık…                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                   

    
                                                                                                       

FAKİRLİK ŞİİRİ

     1947 yılı, ilkokul 3. sınıftayım, yaşım 9. Küçük kız kardeşim yeni doğmuş, üç kardeş olmuşuz. Babam – 22 yıl yanında çalıştığı tütün tüccarının iflas etmesi sonucu – işsiz. Bir buçuk odalı bir evde kiracıyız. 25 lira olan kirayı iki aydır veremiyoruz. Babaannem safrakesesi ameliyatı olacak ama Samsun’da yapılamıyor, İstanbul’a gidilecek. Amcam ve halalarım gereken masrafı üstleniyorlar. Babaannemi İstanbul’a götürme görevi işsiz olan babama veriliyor.

Babaannemin düğün armağanı olarak anneme verdiği küpe ve yüzüğü annem, duvar komşumuz Samiye teyzeye “rehin” bırakıp borç alıyor. Bu sözcüğü ilk kez duyuyorum; “rehin”. Borcumuzu ödediğimizde, Samiye teyze geri verecekmiş aldıklarını.

Hafta sonu olmalı ki evde sedirin üstünde ders çalışırken biryandan da aşağıdaki şiirle uğraşıyor, heceleri tutturmaya çalışıyorum. Başında beyaz yaşmakla küçük kardeşime mangalda nişasta bulamacı pişiren anneme- çocuksu özlemlerle dolu-  şiirimi okuyorum. Annem, durumu biraz abarttığımı, kısa sürede toparlanacağımıza beni inandırıyor; ama ben 2 yıl sonra ortaokula başlarken bile, komşunun çöpe attığı okul çantasını babama onartarak, 125 kuruşa pazardan alınan ve kaçıncı el olduğunu bilemediğim ortaokul şapkasına sarı şerit ve kokart takıp ortaokula başlıyorum.  

 

      F A K İ R L İ K

 

Ah bu fakirlik yok mu?

İnsanı mahveden o.

Ne yemek var ne ekmek

Zenginde var bal börek.

Para yok ki alacak,

Bir lokma ekmek olsun,

Karnını doyuracak.

Ey zenginler zenginler,

Şükredin halinize.

Allah insaf versin de

Yardım ediniz bize.

 

Etiketler:
Yalçın Anıl
Standart Üye / 37 Yazı / 342,5K Okunma

1938 Samsun doğumlu Orman Y.Müh. Emekli


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST