Loading

Realist mi Romantik mi?

Martin Eden Kitabına ait bir kadraj

Martin Eden, bir çöküşün romanı mı yoksa bir hayalin bedeli mi?

 Realizm ekseninde ilerlediğini iddia eden yazar; Amerikan toplumundaki sınıf ayrılıklarına da dikkat çekmek istemiş. Tabi bu sınıf ayrılıkları sadece Amerikan toplumunda değil bizim coğrafyamız da dahil dünyanın pek çok yerinde tarihin çok eski dönemlerinden beri mevcut olan bir problem. Bunun ekseninde pek çok fikir çatışması kitapta yer buluyor. Bireycilik, sosyalizm, Nietzsche üst insan ve köle ahlakı kavramı pek çok karakterin de dahil olmasıyla müesses nizam etrafında tartışılıyor. Bu tartışmalar ekseninde özellikle Sosyalizm ve bireyci anlayışı baza aldığımızda ateşli, düşmanca fikir tartışmasından ziyade herkesin diğerinin birikiminden bir şey öğrendiği ve bakış açısını da o nispette genişlettiği münakaşalar olduğu göze çarpıyor. Sadece burjuvanın sosyalizme karşı son derece saldırgan ve aşağılayıcı bir tutumu var. Kitaba göre bu kesimin çoğunluğu entelektüel birikimden yoksun, gösteriş düşkünü olduğu için fikirlerini ifade etme biçimlerine değer verilmemiş. Fakat sonuç olarak düzeni korumak adına yapmış oldukları tüm çalışmalarda propogandalarının tam aksine tüm eylemlerin sosyalist eksende olduğu belirtilmiş. Bu noktada yazarın sosyalist kimliğinin etkisi çok net biçimde hissediliyor. Kapitalist toplumu tüm yönleriyle gözler önüne sererken sosyalizmin belki de en kapitalist toplum için bile bir noktaya kadar kaçınılmaz olduğunu ifade etmek istemiş.

 

 

 Kitapta, karakterlerin derinliğinin işlenmesi yeterliydi. Martin Eden'ı tüm dönemleriyle içinde bulunduğu ruhsal krizlerle değerlendirme imkanı buldum. Sonu önceden bilinse bile, okurken yepyeni senaryolar üreterek Martin adına bambaşka yollar beliriyor ve spoiler olarak gelen bilgi bile unutuluyor. Bu derece enteresan bir kitap. Bu başarısı edebi ve kurmaca yönünün üst düzey olmasından ziyade genel duygulara hitap etmesiyle ilişkendirebildiğim bir boyut oldu. Martin'in mücadelesinin zafere ulaşacağına olan inancı kitap boyu okuru hikayeye öyle bir kaptırıyor ki okur da onunla birlikte serüvenden serüvene sürükleniyor. Sayfalar dolusu reddin sonunda bir zafer geleceğini bilerek sabırla bekliyor. Okuyucunun büyük bir kısmı ona inanmayan Ruth'tan nefret ederken Martin'e sonsuz bir inançla bağlanıyor. Peki Martin başarınca ne oluyor. Etrafındaki herkesi, zamanında ona inanmayan, onu sözleriyle cezalandıranları bile ödüllendiriyor. Parasını cömertçe sevdikleri için harcıyor fakat üretimi tamamen duruyor. Sanat maddi bir boyuta geçtiği anda onun midesini bulandıran bir kaçınma bunu takip ediyor. Hep arzuladığı başarının hiçbir önemi olmadığını görüyor. İnsanların onu imajı, şöhreti ve parası için sevdiği gerçeğiyle yüz yüze geliyor. Bitmek bilmez bir verimsizlik döneminde para içinde yüzüyor. Zamanında yemeye ekmek bulamadan, uyku uyumadan yazdığı yazılar ona ömrü boyunca yetecek kadar bir servet kazandırıyor. Ama sonuç belli...

O şiir ve sonrasında gelen ilham...

Okuyucunun da nefesini kesen hazin son

 

Şimdi biraz da kitabın kurgusal anlamda daha zayıf hissettiren yönlerine bakalım. Başarılı olmasının da ana sebebi sayılan klişe sayılabilecek bir temaya sahip. Zengin kız fakir oğlan ekseninde her ne kadar kendine realist dese de romantizme kaçan tarafları mevcut. Martin'in defalarca reddedilmesi okuyucu tarafından oldukça gerçekçi algılanabilir fakat başarıya bir anda ulaşması keskin bir geçişle öyle bir kaderin cilvesi olarak aktarılıyor ki bu da okura kurgusal anlamda daha kolaya kaçan bir tavır olduğunu düşündürüyor. Sayfalarca başarısızlık ve hezimet hikayesiyle yüzleşen okur bir anda birkaç hikayenin yüksek ücretlere kabulü ve devamında gelen şöhretle yüzleşiyor. Bu sürecte Ruth karakterine  de oldukça haksızlık edildiğini düşünüyorum. Martin'i oyun hamuru gibi şekillendirmek isteği onun en itici tarafıydı.  Fakat onu olduğu gibi kabul etme çabası ve ailesini onun için karşısına alması, son raddeye kadar mücadele edip  ona bir gelecek sunamayacağını düşündüğü noktada ipleri koparması realist evrende çok ta şaşılası bir durum olmasa gerek. Martin için de geldiği yeri unutup burjuvayı ne kadar eleştirse de bunu her ne kadar Ruth için istediğini söylese de davranış bozukluğu düzeyinde bir yazma eğilimi bulunması ve bunun özünde son derece içsel bir kompleks, bir anda en aşağıdan en yukarıya çıkma isteği bulunması oldukça çarpık ve tezat görünmekte. Açıkcası sınıfsal ayrılığı bir kenara bırakırsak her iki karakterin de kendi içinde doğruları ve yanlışları varken tüm suçun Ruth'a yıkılıp Martin'in bu süreçte son derece masum olarak ilüze edilmesi benim açımdan haksızlık. Sonradan Ruth barışmak için geldiğinde Martin, ben yine aynı kişiyim ne değişti de geldin diye  sorguluyor. Fakat  başından beri para ve şöhret olmadan bir hiç olduğunu ve Ruth'u haketmek için yazarlıktan para kazanması gerektiğini kendisi söylüyordu. Yazarlıktan para kazanmaya başladığı anda ise yazmayı bırakıyor. Ruth'un onu terkedip gitmesiyle ona olan aşkı tamamen bitiyor.. 

 

   Martin Eden, son derece derin bir kitap. İnsanı da pek çok kavram üzerine düşünmeye itiyor. Fakat realist olduğunu iddia ederken romantizmin dibini sunduğu bölümleriyle pek çok çelişkisiyle basit bir senaryo hissi verdiği tarafları mevcut. Kitabı sırf bu yüzden başarılı buluyorum. İnsanın kabına sığmaz taraflarını, duygu geçişlerini ve aslında içimizde şekillenen fikirlerin kalıp olamayacağını son derece hissettiriyor. En basit bir yüzde bile içli bir hikaye olabileceğini görüyorsunuz. Akan bir denizde bir teknenin içinde sayfalar boyu sürükleniyorsunuz.

Yaşar Aydıner
Standart Üye / 19 Yazı / 90,1K Okunma

Kısa hikaye yazarı

Yalçın Anıl 10 Ocak 2025 - 10:38:34

Yanıtla

Sayın Aydıner, Bu kitabı okuduğum yıllar öncesine götürdünüz beni. Sizden öğreniyorum ki; bambaşka açılardan da değerlendirebilirmişim o kitabı o zamanlar. Gençlerle ilgili öteki yazınız da beni "Kaliforniya Sendromu"na aldı götürdü. Yeni şeyler öğrendiğim için mutluyum. Çalışmalarınızı kutlar ,başarılarınızın devamını dilerim.

Yaşar Aydıner 20 Ocak 2025 - 14:06:02

Yanıtla

Değerli yorumunuz için teşekkürler Hocam. Sizlerden öğreneceğimiz bilgilerle kıyanlanamasa da bizim jenerasyonun gözünden bir yorum olarak aktarabilmiş olmak son derece mutlu etti. Çalışmalarınızı severek takip ediyorum. Üretkenliğinizle ve zengin yazı dilinizle hepimize örnek oluyorsunuz.


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST