Loading

Pencerelerde

Sonsuz bekleyiş...

Eski bir mahalle

Öğretmenliğe yeni başladığım dönemlerde tayinim küçük bir şehrin mahalle okuluna çıkmıştı.

Her şeyi bırakıp gitme fikri her ne kadar zor gelse de bir yandan da bana kendimi cesur hissettiriyordu. Hiç bilmediğim bir şehirde, bilmediğim bir mahallede birçok farklı insan görecek, tanıyacaktım. Bu benim için yeni bir şeydi. Korkaklığımın arkasından gelen bu minik heyecanı seviyordum.

-

7 Ekim 1977

Neredeyse bir hafta gibi kısa bir sürede toplanmıştım. Taşınıyordum. Zaten fazla eşyam yoktu. Birkaç kıyafet, belki birkaç fotoğraf.

Kısa zamanda mahallede az eşyalı küçük bir evde kiracı bir öğretmen olarak yaşamaya başlamıştım.

Mahalleliyle aram iyiydi.  İsmimi bilmediklerinden veyahut saygılarından bana sürekli Muallim Hanım diyorlardı.  Neredeyse hepsi birbirini tanıyan cana yakın insanlardı. Kimsenin birbirine bir zararı yoktu. 

 

Zamanla öğrencilerle de kaynaşıp kendimi sevdirmiştim. Derslerime mutlu gelen ve en önemlisi derste gerçekten eğlenen bu küçük varlıklarla da aramız iyiydi. 

                                            

Bana çok kısa gelen bu bir aylık zaman zarfı çoğunlukla böyle geçti. 

Bu bir ayda dikkatimi fazlasıyla çeken başka bir şey daha oldu . Mahallenin hemen girişinde köşedeki üç katlı kırmızı eski binanın ikinci katı. 

Okula gidiş ve gelişlerimde sürekli önünden geçtiğim bu evde dikkatimi çeken, her geçişimde camın önünde gördüğüm o kadındı. Klasik dedikoducu mahalle kadınları gibi  görünmüyordu. Hüzünlü gözlerinde başka şeyler vardı sanki. Birini bekliyor gibiydi. Bir şeylerin acısını yaşayan yorgun bakışları vardı.

Bu kadına karşı hissettiğim ilgi ve merak zamanla daha da arttı. En sonunda dayanamayıp yakın komşum Suna teyzeye sormaya karar verdim. Uzun zamandır bu mahallede oturan Suna teyzenin bu konuyu da bildiği muhakkaktı. 

Bir gün okul dönüşü camdan halimi hatrımı sorup beni çaya davet etti. Bunun iyi bir fırsat olduğunu düşünüp teklifini kabul ettim. Sohbet arası uzun zamandır beklediğim soruyu sordum. Sorum karşısında gülümseyen yüzü ciddi bir hal aldı. Derin bir nefes alıp çayını bir kenara koydu. "Madem sordun, anlatayım güzel kızım" diyerek anlatmaya başladı. Ben de büyük bir merakla anlattıklarını dinlemeye koyuldum.

Ellili yaşlarının ortasında olan bu kadının adı Nergis'miş. Nergis, bu mahallede doğup büyümüş. Gençliğinde mahallenin en güzel kızlarından biriymiş. Ailesi artık yaşının geldiğini düşünüp mahalleli genç delikanlılarından olan Ali ile Nergis'i görücü usulü evlendirmiş. Nergis ve Ali 'ye mahallenin dışında yakın bir yerde güzel, küçük bir ev tutulmuş. Başta bu evlilikten ötürü uzun süre anlaşmazlıklar yaşayan Ali ile Nergis'in mutsuz evlilikleri yavaşça rayına oturup yerini mutlu bir yuvaya bırakmış. Zamanla ailesinin evine daha sık giden Nergis ve Ali çok mutlularmış. Öyle ki mahalleli bile onları çok yakıştırıp, mutluluklarına imrenir olmuşlar.

Dört seneye yakın süren bu mutluluk malesef daha fazla sürmemiş. Kimsenin nedenini bilmediği bir şekilde, bir gün Nergis koşarak mahalleye gelmiş. Görenlerin söylediklerine göre nefes nefese ağlıyormuş. Ne olduğunu soranlara hiçbir şey söylemeden yalnızca eve koşmuş. Ailesinin evine geldiğindeyse evdekiler de ağzından tek kelime laf alamamış. Nergis sadece cam kenarına oturup ağlayarak dışarıyı seyrediyormuş.

Nergis'in eşi ile oturduğu eve gidip eşyalarını alan ailesi, kocasını evde bulamamış. Her ne kadar bekledilerse de adam eve gelmemiş. Etrafa epeyce sorup soruşturan aile Ali'den bir daha asla haber alamamış. O gün bu gündür de Nergis bu cam kenarından kalkmaz ve konuşmaz olmuş.

Ailesi Nergis'in delirdiğini de düşünmüş önceleri. Terapiler, ilaçlar hiçbiri işe yaramamış. Tam 28 yıldır aynı cam kenarında bekliyormuş.

-

Anlatılanlar boğazımda yutamadığım bir yumruya sebep oldu. Okula gidip geldikçe Nergis daha fazla dikkatimi çekiyordu artık. 

Birkaç defa evlerine gidip Nergis'i görme şansım da oldu. Ailesi her gelene belki seninle konuşur umudu ile bakıyordu.

Ama Nergis kimse ile konuşmuyordu gerçekten. Gözlerini birkaç saniyeliğine dahi olsa dışarıdan ayırmıyordu. 

-

                                           9 Ekim 1978

Onu daha fazla rahatsız etmek istemediğimden o günden sonra bir daha evlerine  gitmemiştim.

Bugün bu mahalleye gelişimin yaklaşık birinci yılı ve geçen itibariyle Nergis intihar ederek hayatına son verdi.

Birçok ilacı aynı anda içerek cam kenarının soğuk mermerinde sonsuz bir uykuya daldı.

Ailesi bu evde kalmaya dayanamayıp bu hafta mahalleden taşındı. 

Onlar taşındıktan sonra birkaç kez boş eve gidip cam kenarına oturdum. Nergis'in burada bunca zaman neler düşündüğünü, neler hissettiğini düşündüm. Belki bunca zaman yanlış birini beklemişti. Belki de hayatta bile olmayan birini. Bunca zaman sonra onu yaşamaktan alıkoyan sebebin ne olduğunu da oldukça merak ediyordum. Tüm bunlar birer sır olarak onunla birlikte gitmişti. 

 

Cam kenarına son gidişimde yaşlı bir bey ile karşılaştım. Cam kenarında da bir papatya demeti. 

Gözlerinden birkaç damla yaş süzülen yaşlı adam parmağıyla hafifçe cam pervazının küçük bir köşesini okşuyordu.

Beni görünce aniden irkilip giden adamın dokunduğu pervaza ilerledim.

Bunca zaman görmediğim küçük yazı dizisine ilişti gözüm. 

Tam olarak şöyle yazıyordu: 

"Yoldan geçenler pencerede görüyor beni. Pencerelerin bildiğini kimse bilmiyor. Bense seni son bir kez görmenin umuduyla yaşıyorum. 

OSGT - 30 Eylül 1978

(Onu Son Gördüğüm Tarih)

 

*İlham alınan şarkı Hande Mehan - Pencerelerde

Rabia
Standart Üye / 3 Yazı / 3,3K Okunma

Hayali Karakter

Eda 10 Nisan 2020 - 00:55:38

Yanıtla

Rabia hanım gerçekten çok güzel olmuş başarılarınızın devamını dilerim, diğer yazılarınızı heycanla bekliyorum:)

Rabia 10 Nisan 2020 - 18:17:32

Yanıtla

Çok teşekkürler 💙


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST