Loading

Coriolanus'un Hikayesi

Coriolanus

Coriolanus (Koryalanus) denince birçoğunuzun aklına o çok bilindik Shakespeare oyunu gelir. Fakat Coriolanus gerçekte de MÖ 5. yüzyılda yaşadığı düşünülen, başarılı bir komutan iken politikaya merak salmış kahraman bir askerdir. Tam adı 'Gaius Marcius Coriolanus' olan bu komutanın bizlere öğrettiği mesaj: "Toplum karşısında ne kadar çok konuşulursa o kadar çok hata yapılacağı ve toplumun saygısının da o derece yiteceği" fikrine dayalıdır. 

Coriolanus adını Volscianlar'a ait Corioli şehrinin kuşatmasında gösterdiği cesaretten ötürü almıştır. Coriolanus, Roma'dan uzakta cephedeyken, cesareti dilden dile aktarılan tam bir halk kahramanıymış; ancak hayatının sonraki döneminde yaptıkları ile Roma tarihinde halk düşmanı olarak anılmıştır.

---

Her savaştan bir yara izi ile dönen Coriolanus, her sefer dönüşünde halka sadece o seferde aldığı yaraların izlerini gösterir ve konuşmadan dinlenmeye çekilirmiş. Bu şekilde ciddi bir taraftar kitlesi edinen Coriolanus birgün, ahbabı olan  konsüllerin de teşvik etmesi ile politikaya atılmaya ve başkanlığa aday olmaya karar vermiş. 

Dönemin Cumhuriyet Yasalarına göre halktan onay alması gereken Coriolanus, yine arkadaşı olan diğer konsüller tarafından halk önünde konuşması gerektiğine ikna edilmiş. Halk Coriolanus'u çok sevdiği için herkes halkın onayını almanın çok kolay olacağını düşünüyormuş. Ne var ki Coriolanus gerçekte halktan pek haz etmiyormuş ve onlara asalak gözüyle bakıyormuş. Konuşmasında sırasıyla yara izlerini gösteren Coriolanus, halkın sıkılmış şekilde tepki verdiğini görünce bu nefretini daha fazla gizleyememiş ve onları azarlamaya başlamış. Halkın tepkisi de git gide artınca öfkesi de artmış ve en sonunda Coriolanus'u kürsüden indirmek zorunda kalmışlar. 

Öfkesi katlanan Coriolanus bu sefer halk ile dolaylı yoldan uğraşmayı kafasına koymuş ve diğer eyaletlerden gelen erzak gemilerinin halka dağıtılmasını önlemiş. Zaten açlıktan isyanın eşiğine gelen halk bunu duyunca ayaklanma başlatmış ve Coriolanus'un cezasını istemiş. Bunun üzerine konsüller Coriolanus'u yine halkın önüne çıkarmışlar. Coriolanus'tan özür bekleyen konsüller ve halk, tam tersi Coriolanus'un halka yine nefret söylemleri ettiğini görünce Coriolanus halkın baskısıyla konsüller tarafından oracıkta ölüme mahkum edilmiş; ancak daha sonra Aristokratlar ve konsüller halkın öfkesi dinince, bu cezayı sürgüne çevirmişler.

Halk Coriolanus konusunda o kadar saplantılı bir hale gelmiş ki; Coriolanus Roma'yı terk ettiğinde ünlü komutanın zaferlerinde bile görülmemiş büyüklükte kutlamalar yapılmış. 

Tüm bu gelişmelere çok sinirlenen Coriolanus ise Roma'yı yakmaya and içmiş. Bunun üzerine savaşta rakibi olan Volscianlarla antlaşma yapmak için kendisini Corioli'ye davet ettirmiş. Roma'nın ezeli düşmanları Roma'yı dize getirmek için Coriolanus'un ordularını yönetmesi gerektiğine ikna olmuşlar. 

Bu haberi alan Roma halkı paniğe kapılmış. Coriolanus önüne çıkan tüm yerleşim alanlarını yerle bir etmiş, üstelik kendisini durduracak herhangi bir güçle karşılaşmadan. Halk Coriolanus'un gidişinden sonra toparlanamayan ordu ile onu durduramayacağını bildiğinden onu vazgeçirmek için yollar aramaya koyulmuş. Önce Coriolanus'un dostu konsüllerden iki tanesini göndererek Roma'dan öç alma hevesinden vazgeçmesini istemişler ama Coriolanus ikna olmamış. Sonunda Coriolanus'un annesi Volumnia, yanına Coriolanus'un karısını ve çocuğunu alarak onunla görüşmeye gitmiş. Annesi oğlunu Roma'yı zapt etme fikrinden vazgeçirmiş. 

Coriolanus yenik Roma ile bir barış antlaşması imzalayarak tekrar Volscianların yanına dönmüş. Volscianlar bu durumdan hiç hoşnut olmamışlar. Ordularının paralı asker yerine konduğu fikri ile Coriolanus'a karşı cephe almışlar ve bir suikast ile Coriolanus'u öldürmüşler. 

---

İnsanların kahramanlara inanma içgüdüleri Coriolanus'u yüceltmişken Coriolanus'un bu kadar çok ve boş konuşması insanlara inandıklarının bir efsane olduğu gerçeğini hatırlatmıştır. Coriolanus ne kadar konuşursa o kadar güçsüz görünmüştür.

Coriolanus daha az konuşsa insanlar belki de ona kızacak bir neden bulamayacak ve onun gerçek düşüncelerini hiç öğrenemeyeceklerdi. Coriolanus da güçlü havasına sahip olmaya devam edecek hatta seçilip demokrasi karşıtı hedeflerini gerçekleştirebilecekti.

İşte insan dili bu yüzden çok az kişinin zapt edebildiği bir canavardır. Hatta zapt ettiklerini düşünenler bile zaman zaman bu canavara yenilirler. Canavar, insan konuştukça güçlenir; çünkü konuştukça dil ile beynin bağı zayıflar. İnsan canavarın söylediklerinin farkına vardığında ise artık çok geçtir. 

Leonardo da Vinci'nin konuyu özetleyen kısa bir hikayesi ile bitirelim:  “İstiridyeler dolunayda tam olarak açılırlar; yengeç açık olduğunu görünce istiridyenin içine bir taş ya da yosun atar, böylece istiridye bir daha kapanamaz ve yengecin yemi olur. Bu, ağzını çok fazla açıp kendisini dinleyicinin insafına bırakan kişinin kaderidir.”

Umut Utku TAŞDEMİR
Yönetici / 86 Yazı / 3,5M Okunma

1986 yılında şans eseri il olmuş bir İç Anadolu şehrinde doğdu. Henüz bir yaşındayken ailesinin işi sebebiyle memleketi olarak hissettiği yere, Antalya'ya taşındı. İlk ve orta öğrenimini Antalya'da tamamlamıştır. Üniversite öğrenimini tamamladığı Ankara'da ikamet etmektedir.  En ufak bilgi kırıntısına dahi müthiş bir iştahla saldıracak kadar meraklı yapısı sayesinde ilgi alanı geniş olan yazarımız, özellikle müzik, sinema ve biyoloji konuları ile ilgilidir.  Minnak bir de kızı vardır.


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST