Gölde yüzmek kulağa ne kadar hoş geliyor... Şehrin dışında köhne bir yerde kim yüzmek istemez ki?
Hayatını tehlikeye atmak istemeyenler yüzmez mesela. 😂
Öncelikle şunu anlamalıyız ki; göldeki su tuzlu olmadığı için yoğunluk oranı denizdeki suya göre çok daha azdır. Yani bu da şu anlama geliyor, suyun yüzeyinde durmak çok daha zordur. Deniz ile kıyaslandığında gölün dibine doğru daha çok batarsınız.
Yoğunluk
Deniz suyunun ortalama yoğunluğu 1027 kg/m3'tür
Bir gölün ortalama yoğunluğu ise 997.5 kg/m3'tür
Ciğerleri hava ile dolu olmayan bir erkeğin vücudunun ortalama yoğunluğu ise 1000-1008 kg/m3'tür
Bu hesaplamaya göre insan vücudu serbest haldeyken daha fazla batacaktır. Ancak ciğerler sayesinde bu yoğunluk dengesini değiştirebiliriz...
Boğulma riskinde yoğunluğun etkeni vardır, ancak tam anlamıyla yoğunluk yüzünden tehlikedir dememiz doğru olmayacaktır.
Ani Akıntılar
Yoğunluğun yanı sıra göldeki ani akıntılar asıl tehlikenin nedenidir. Aşırı rüzgarların olması ani akıntıları daha da çok tetiklemektedir. Kıyıya doğru esen rüzgar, büyük su kütlelerini de beraberinde getirir. Bu su kütlesi tekrar kıyıya çarptıktan sonra tekrardan içeri doğru akar. Bu da ani akıntıların oluşmasına neden olur. Eğer gölde yüzüyorsanız bu akıntı sizi gölün dibine doğru sürükleyecektir.
Gölde yüzmeden önce tekrar düşünün derim 😉