Loading

Duygusal Gelişim

Bu yazıda Duygusal Gelişim başlığı altında heyecan gelişimi, korku, fobi, saldırganlık, bağımlılık ve benzerleri kavramlar açıklanmmıştır.

duygu

İnsanların duygularını olumlu ve olumsuz olarak ele almak mümkündür. Olumlu duygular; sevgi ve şefkat, olumsuz duygular; korku, kaygı ve kıskançlık olarak sınıflandırılabilir.

Bu duygular yaşanırken ailenin veya çevredekilerin çocuğa karşı gösterdikleri tutum ve davranışlar son derece önem taşımaktadır. Özelikle olumsuz duygular yaşanırken izlenen hatalı tutumlar, bu duyguların çok daha yoğun yaşanmasına neden olacak, böylece belli bir süre sonra çocukta uyum ve davranış problemlerine rastlanabilecektir.

Bebekler duygularını betimleyemedikleri için tam olarak hangi duyguyu yaşadıklarını belirlemek zorlu bir iştir. Sözelleştirmelerin ve beden hareketlerinin bazı bilgileri sağlamasına karşın, araştırmalar en çok yüz ifadelerine güvenmektedirler. Araştırmalar dünya çevresindeki insanların farklı yüz ifadelerinin resimlerini duygularla aynı biçimde ilişkilendirdiklerini göstermektedir.

Mutluluk, sürpriz, korku, üzüntü ve nefret gibi temel duygular insanlarda ve öteki memelilerde evrenseldir,  yaşamda kalmayı desteklemede uzun bir evrimsel tarihleri vardır ve doğrudan yüz ifadelerinden çıkarsana bilir. Bebekler dünyaya utanma duyguları ifade edebilme yeteneğiyle mi gelmektedir? Bazı duyguların işaretleri var olmakla birlikte, bebeklerin en erken duygusal yaşamları iki genel uyarılma durumundan biraz daha fazlasından oluşur: hoş buldum uyarılmaya çekici bulma ve hoş olmayan uyarılmadan kaçınma. Duygular yalnızca yavaş yavaş açık, iyi örgütlenmiş işaretler haline gelirler.

Dinamik sistem bakış açısı bunun nasıl olduğunu anlamada bize yardımcı olmaktadır; amaç ve deneyimleri değiştikçe çocuklar ayrı ayrı becerileri daha etkili duygusal olarak açığa kurucu sistemler içinde eşgüdümlerler. Linda Camras 6. haftadan 14 haftaya kadar kızının yüz ifadelerini video teybe kaydederek İlk haftalarda bebeğin ağlamak üzereyken geçici olarak kızgın yüz ifadesi ve ağlama hızını kaybettiğinde de üzgün bir yüz ifadesi sergilediğini gördü. Bu ifadeler ilk olarak tam ağlama yolundayken ya da ağlamadan uzaklaşırken görünüyordu ve bebeğin deneyim ve isteklerine açık bir biçimde bağlı değildi. Yaş ilerledikçe, bir amaç engellendiğinde bir kızgınlık işaretini ve bir engeli aşamadığında bir üzüntü  işaretini daha uzun süre tutabiliyordu.

Bir görüşe göre, duyarlı, karşılıklı ve bakıcı iletişimi bebeklerin yetişkinlere daha benzer belirgin duygusal ifadeler yapılandırmalarına yardım etmektedir. Bakıcıyla öyle bir iletişim içinde, ana baba seçime bağlı olarak bebeğin yaygın duygusal davranışının değişik yönlerini yansıtırlar. Yaklaşık 6 aylık olduklarında yüz, bakış, ses ve duruş çevresel olaylarla anlamlı bir biçimde değişen farklı, örgütlü, örüntüler geliştirir. Örneğin bebekler kendilerine özgü bir biçimde, ana babalarının oyunsu etkileşimlerine sanki “bu eğlenceli bir şey”  dercesinde hoşnut bir yüz, mutlu bir "agu"lama ve rahat bir duruşla tepki verirler. Tersine tepkisiz bir anne baba üzgün bir yüze, bulanık sözelleştirmelere , kendisini bırakmış bir beden duruşuna  yol açmakta ve bebek sanki “umutsuzum” demektedir. Ya da, kızgın bir yüz ağlama ve “beni kucakla” duruşuyla karşılık vermekte  ve sanki bir “bu hoş olmayan duruşumu bitirir” iletisi göndermektedir. İlk yılın ortalarında duygusal ifadeler örgütlü ve özgüldür. Bu nedenle bebeğin içsel durumu hakkında bir çok şey anlatabilir.

Yaşamın ilk iki yılı temel güven duygusunun kazanılması açısından çok kritik bir dönemdir. Temel güven duygusunun kazanılmasında bebeğe bakan ve onunla en fazla ilgilenen kişinin rolü büyüktür. Bu genellikle anne veya duruma göre çocukla ilgilenen başka bir kişidir.

Çocuklar, 3 yaşından itibaren duygusal tepkilerinin gelişmesiyle tüm duygularını yaşarlar. Korku, kaygı, kıskançlık, öfke ve sevinç sıklıkla gözlenir. 4-6 yaşların da duygusal tepkiler daha bilinçli bir hal alır. Bu dönemde becerinin kazanılması  karşısında çevresindekilerin olumlu tepkileri güven duygusunu geliştirir. Becerinin kazanılmaması hayal kırıklığına neden olabilir. Çocuklar, mutluluklarını gülerek ifade ederler. 4-6 yaş arasında başarısızlık durumunda ağlama tepkisi gösterebilirler. Yaş ilerledikçe sık ve çabuk ağlamalar azalmaya başlar. Çünkü çocuk büyüdükçe  duyguları üzerindeki denetimi artar.

Çocuklarda doğal olarak görülmesi beklenen olumsuz duygular duygusal gelişime yakından ilgilidir.

Duygusal gelişim; çocuğun duygularının farkında olması, kendini tanıması, yeterliliklerini ve yetersizliklerini bilinmesi, hangi durumda nasıl davranacağını bilerek duyguları üzerinde denetiminin artması, böylelikle iç dünyasında yaşadıkları ile çevrenin beklentileri arasında denge kurulabilmesini ifade etmektedir. Çocuk duygusal gelişim sürecinde olumlu ve olumsuz duygularını doğal bir şekilde yaşar. Ancak olumsuz duyguların yaşanma sıklığı, yoğunluğu ve şekli çok önemlidir. Bu da büyük ölçüde çocuğun çevresindeki kişilerin tutum ve davranışlarına bağlıdır. Olumsuz duyguların yaşanmasında bu anlamda da olumsuzluk varsa çocuğun çevresiyle uyumlu bozulabileceğinden, bu durum beraberinde uyum ve davranış problemlerini de getirebilir. Bu nedenle, çocuğa, olumsuz duyguları yaşarken nasıl davranılması gerektiği konusunda  önemle durulması gerekir.

HEYECAN GELİŞİMİ

Heyecanlar ve anlatımları davranışımızın önemli bir parçası ve kişiliğimizin ayırt edici bir yönüdür. Bir heyecanı, hareket ve içsalgı bezi etkinliklerindeki değişimlerin eşlik ettiği bir duygu olarak düşünebiliriz. Yaygın bazı heyecanlar kıskançlık, kızgınlık, sevgi, kaygı, korku ve hazdır.

Heyecan tepkilerinin temel olarak iki bileşeni vardır: (1) fizyolojik bileşen ve, (2) bilişsel bileşen. Fizyolojik bileşen otonom sinir sistemi tepkisi olarak adlandırılır ve OSS tepkisi olarak kısaltılır. MSS tepkisi olarak kısaltılan bilişsel ya da merkezi sinir sistemi tepkisi bir heyecanın zihinsel bölümünü oluşturur. Algıyı, farkında olmayı, bilgiyi ve duyguyu içerir; özellikle büyük çocuklarda ve yetişkinlerde oldukça karmaşık olabilir.

Bebeklerde ve küçük çocuklarda heyecan tepkileri çeşitli yollarla kazanılabilir. Bu yollardan biri klasik koşullanmadır; klasik koşullanma, başlangıçta nötr olan bir uyaranın doğal olarak bir tepkiye neden olan koşulsuz bir uyaranla bağlantılı bir duruma geldiği bir öğrenme türüdür. Heyecan tepkileri modellerin gözlemlenmesi yoluyla da kazanılabilir. Eğer ana babalar ve başkaları özel uyaranlara (gök gürültüsü, yılanlar, örümcekler) heyecansal olarak tepki gösterirlerse çocuklar da gösterebilirler. Bunun olumlu yanı, modellerin, korkudan kurtulmalarında ve diğer hoşa gitmeyen heyecanlarla başa çıkmalarında çocuklara yardım etmede de kullanılabilmesidir.

Korkular ve fobiler: Bir korku özel bir kişiye, nesneye ya da duruma heyecansal bir tepkidir; bir fob i ise gerçek herhangi bir tehlike yokken duyulan güçlü, aşırı ve gerçekdışı bir korkudur.

Saldırganlık: Saldırganlığın kişilere ya da nesnelere zarar vermeyi amaçlayan açık davranışları ya da tepkileri içerdiği düşünülebilir.

Bağımlılık: Destek görmek için bir başkasına inanma ya da güvenme olarak tanımlanabilen bağımlılığın incelenmesi, yerini daha çağdaş olan yapışmanın ya da bağlanmanın incelenmesine birçok bakımdan bırakmaktadır.

 

Kaynakça

BERK, L. E. (tarih yok). Çocuk Gelişimi. imge.
J.Gander, M., & Gardiner, H. W. (tarih yok). Çocuk ve Ergen Gelişimi. imge.
Kandır, A. (tarih yok). Çocuğum Büyüyor. Morplaa Kültür Yayınları.

Kitap Alıntıları Yol Felsefesi
Standart Üye / 11 Yazı / 83,0K Okunma

Serhat ÇAKABAY


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST