Loading

Freud Neden Oedipus'u Seçti?

Oedipus Efsanesinden Oedipus Kompleksine

Oedipus Sphinks'in bilmecesine cevap verirken

Bu sefer de, psikanalizin kurucusu Freud’un kişilik gelişiminin psikoseksüel evrelerinden biri olan Fallik dönemde, erkek çocuğun karşı cinsten olan annesine aşırı bağlılık, aynı cinsten olan babasına ise kıskançlık ve korku duyduğu karmaşa için neden yunan mitolojisindeki Oedipus’un efsanesini tercih etmiş olabileceğine dair fikirlerimi aktaracağım.

Psikanalitik hareket Freud ve onun öğretileri üzerinde merkezlenen kişisel bir harekettir. Freud’un geliştirdiği bu sistem kendi yaşantısı ile yakından ilişkilidir ve önemli bir dereceye kadar otobiyografiktir. Bu bağlamda Freud’un yaşam öyküsüne az olsa değinmek öğretinin anlamlandırılması için önem taşımaktadır.

Freud 6 Mayıs 1856’da şimdiki adı ile Çek Cumhuriyeti’nin Moravya-Silezya Bölgesi’nde bulunan Pribor kasabasında doğdu. Başarısız bir tüccar olan babası Freud 4 yaşındayken işlerinin bozulması nedeniyle ailesini de alıp Viyana’ya göç etmişti. Freud’un babası annesinden 20 yaş büyük ve son derece otoriterdi. Babasının bir hayli sert oluşundan dolayı Freud babasına karşı hem korku hem de sevgi hisleri benimsemişti. Annesi ise babasının tersine koruyucu ve sevgi doluydu. Görünen o ki, Freud annesine şiddetli bir düşkünlükle bağlıydı. Freud’un gözünden bu durum, daha sonraları oedipal kompleks adını verdiği durumdu ve bu durum Freud’un çocukluk deneyim ve hatıralarından kaynaklanmaktaydı.

Sekiz çocuğun en büyüğü olan Freud oldukça başarılı bir öğrenciydi. Yaşıtlarından 1 sene önce liseye başlamış ve ödül alarak mezun olmuştu. Darwin’in evrim teorisi kariyeri hakkında henüz karar vermeyen Freud’u yaşamı anlamaya dönük bilimsel bir yaklaşıma karşı ilgisini uyandırdı. Ve bazı endişelerine rağmen tıp eğitimi almaya karar verdi.  Bu dönemde biyoloji ve fizyoloji alanında araştırmalar yaptı. Profesörlük konumuna gelene kadar uzun yıllar boyunca kendisini destekleyecek kadar yoksul oluşu onu özel doktor olarak çalışmaya itti. Hastane eğitimi sırasında anatomi, sinir sistemi özellikle felç, çocuklarda konuşma patolojisi ve beyin hasarı üzerine uzmanlaştı.

1882 yılında klinik nörolog olarak çalışmaya başladı. Aynı yıl en az kendisi kadar yoksul olan Martha ile nişanlandı ve maddi imkansızlıklardan dolayı 4 yıl sonra evlendiler. Freud nişanlılık dönemi boyunca Martha’nın ilgisini ve sevgisini çeken herkese karşı – ailesi de dahil- aşırı bir kıskançlık gösterdi. Ve Martha’ya şunları yazdı: “Şu andan sonra kendi ailende ancak bir misafirsin. Seni hiç kimseye bırakmam. Eğer benim için ailenden vazgeçecek kadar beni sevmiyorsan beni kaybedersin ve hayatını bir enkaza çevirirsin. Zorbalık yapmak zorunda kalırım.”

Freud, gelmiş geçmiş bütün kişilik kuramcıları içinde en tanınmış olanı, kuramı ise en ilgi çekici bir hayli de eleştirilere maruz kalan bir kişilik kuramıdır. O zamana kadar bilinç düzeyinde olan, yani farkında olduğumuz duygu ve düşüncelerden ziyade Freud, bilinçdışını yani farkında olmadığımız fikir, duygu ve düşünceleri odak almıştı. Freud’un bu düşüncesi onun kişilik kuramını ve onun geliştirdiği terapi yönteminin (psikanaliz) merkezini oluşturuyordu.

Freud’a göre insan davranışları bilinçdışı güdüler ya da dürtülere dayanır. Bazı dürtüler yok edicidir; açlık, susuzluk, güvenlik (barınma) ve cinsellik ise türlerin ve bireyin devamı için gereklidir. Freud cinsel dürtüler kavramını sadece cinsel etkinlik anlamında cinselliği ifade etmek için değil, hazzın her türlüsü için kullanmaktadır. Kişilik kuramı ise yaşamı boyunca bu geniş kapsamıyla cinsel dürtünün doyurulma biçimini temel alır. Psikanalitik gelişim teorisinde çocuk bir dizi psikoseksüel dönemden geçer;

0-18 ay arası bebekler gereksinimleri için tamamiyle başkasına bağımlı olmakla birlikte cinsel dürtülerini emme ve yutma yoluyla tatmin ederler. Freud’a göre bu dönemde aşırı bir biçimde oral istekleri yerine getirilen çocuklar ileride aşırı iyimser ve bağımlı kişiler olurken az doyum sağlayanlar kötümser ve saldırgan kişiler haline gelirler.

Freud, 18 ay ile 3,5 yaş arası tuvalet eğitimini konu alan dönemde ise eğitimin ebeveynler tarafından çok sıkı bir şekilde verilmesi halinde çocukların ileride aşırı düzenli, inatçı ve cimri kişiler haline geleceğini düşünmektedir.

4 yaş civarında ortaya çıkan fallik dönemde cinsel dürtü genital bölgeye kayar. Çocuk, karşı cinsten olan ebeveyne aşırı bağlanır ve kendisine bir rakip olarak gördüğü kendisiyle aynı cinsten olan ebeveynine karşı korku geliştirir. Freud erkek çocuktaki bu duyguya Oedipus kompleksi adını verirken, kız çocuklarındaki karşılığını da Elektra kompleksi (babaya duyulan tutkulu aşk ve anneyi kıskanmayı içermektedir) olarak tanımlamıştır. Freud’un bu kavramı kendi çocukluk hatıralarından esinlenmiştir: “Kendimi anneme aşık ve onu babamdan kıskanıyorken buldum” demiştir.

Çocuk çoğunlukla kendisiyle aynı cinsten olan ebeveyni ile özdeşleşerek, karşı cinsten olan ebeveynine yönelttiği cinsel dürtüsünü şefkat ve sevgi duyguları ile yer değiştirecektir. Freud bu dönemde takılı kalan kişilerin kibirli ve bencil yetişkinler olacağını, düşük benlik değeri, utangaçlık ve değersizlik duygularına rastlanacağını ileri sürer. Fallik dönemi latent (gizil) ve genital dönemler takip eder.

Peki mitolojiden türeyip, Sofokles tarafından M.Ö. 429 civarında sahnelenen hatta 2000’li yıllarda dahi sahnelenmeye devam eden Kral Oedipus efsanesi nedir?

Thebai şehrinde geçen hikaye, kral Laios ile karısının hiç çocuklarının olmaması üzerine karısını da yanına alarak Apollon’a danışmak için Delphi’ye gitmeleri ile başlar. Tanrı krala bir erkek çocuğu olacağını; fakat çocuğun büyüyünce kendisini öldürerek annesi ile evleneceği kehanetinde bulunur. Nihayet kraliçe İoskaste bir erkek çocuk doğurur. Kehanetinden haberdar olan Kral doğan çocuğunun öldürülmesi için emir verir. Kraliçe anne yüreğinden olsa gerek, bu emri yerine getirecek olan hizmetlisine çocuğun öldürülmemesini, kendi kendine ölmesi için ıssız bir yere bırakılmasını ister. Bu görevi yerine getirecek hizmetli çocuğu Kithaeron dağına götürerek tek ayağından bir ağaca asar. O bölgede sürülerini güden çobanlar çocuğun feryadını duyar ve onu kurtarırlar. Ve kendi krallarına götürürler. Bu kral ve kraliçenin de çocuğu olmadığından bu çocuğu evlat edinir ve adını “Oedipus” koyarlar. Oedipus yunanca “ayağı şişmiş, incinmiş” anlamını taşır. Kral Polybos sarayında büyüyen bu çocuk kralı öz babası, kraliçeyi de öz annesi bilir.

Günün birinde Oedipus’un arkadaşları onunla kral ailesine mensup olmadığına ilişkin dalga geçerler. İçine kurt düşen Oedipus bu esrarengiz durumu aydınlatmak adına kendini Apollon’un yanında bulur. Apollon ona kim olduğunu açıkça söylememekle birlikte, babasını öldüreceğini ve annesiyle evleneceğini beyan eder. Kendisini bu felaketten korumak isteyen Oedipus, öz ailesi sandığı kral ve kraliçenin sarayını terk eder ve Phokis’e gitmek üzere yola çıkar. İki yolun kesiştiği bir noktada bir araba ile karşılaşır. Araba çok hızlı bir şekilde Oedipus’un yanından geçerken tekerleklerden biri onun ayağını ezer. Canı yanan Oedipus içinde kend babası Kral Laios’un olduğunu bilmediği araca öldürücü bir darbe vurur ve öz babasını kendi elleriyle öldürür. Kral Laios’un ölümünden sonra taht Oedipus’un annesi olan İokaste’nin kardeşi Kreon’un eline geçer.

O dönemde Thebai civarında şehre hakim bir kayanın üzerinde yaşayan Sphinks adında bir yaratık ortaya çıktı. Bu yaratık şehre girip çıkanları durduruyor, onlara tuhaf bilmeceler soruyor, bilmeyenleri ise şehre sokmayarak öldürüyordu.

Aynı zamanlarda tahta geçen Kreon bu duruma son vermek ve bu yaratıktan kurtulmak için Sphinks’i alt eden kimseye krallığını devredeceğini ve kardeşi İokaste ile evlendireceğini ilan eder.

O sıralarda Oedipus, Thebai’ye gelip Sphinks’in karşısına dikilir. Kayanın üzerinden istifini bozmayan bu yaratık Oedipus’a şu bilmeceyi sorar: “Sabah 4, öğlen 2, akşam 3 ayak üzerinde yürüyen hayvan hangisidir?” Oedipus biraz düşündükten sonra soruya “insan” diyerek cevap verdi. Onun bu cevabı vermesinde insanın sabah yani çocukluğunda dört ayak üzerinde emeklemesi, büyüyünce iki ayak üzerinde yürümesi, yaşlılık döneminde ise bastona dayanmak zorunda kaldığını düşünmesi yatar.

Bilmecenin çözüldüğünü gören Sphinks kendisini yüksek kayadan aşağı atarak intihar eder. Kreon sözünde durur, Oedipus hem tahta geçer hem de Kreon’un kardeşi yani öz annesiyle evlenmiş olur. O sıralarda Thebai şehrinde bir afet meydana gelir; meyveler daha çiçek halindeyken yanmaya, gebe kadınlar çocuklarını düşürmeye başlarlar. Bu afetin kaynağını öğrenmek üzere Tanrılara danışılır ve tüm bu kötülüklerin Laios’un öldürülmesinden kaynaklandığı anlaşılır. Tahta geçen Oedipus bu lanetten kurtulmak üzere Laios’un katilini öğrenmek için meşhur bir kahinin yanına giderek ona gerçeği anlatması için baskı yapar. Oedipus işte o an öz babasını kendisinin öldürdüğünü ve annesiyle evlendiğini öğrenir. Kraliçe kendisini asar, Oedipus ise gözlerini kör eder.

Hemen hemen çoğu kaynakta Freud’un kendi kavramı için bu efsaneden etkilenme nedeni olarak Oedipus’un bilmeyerek babasını öldürmesi ve yine bilmeyerek annesi ile evlendiğine odaklandığını görebilirsiniz. Peki Freud bu tarz (başta Gaia ve Uranüs miti gibi) çokça efsane arasından neden özellikle Oedipus’u seçmişti, efsane içerisinde bazı gizli mesajlar var olabilir miydi?

Mesela; Oedipus’un tek ayağından bir ağaca bağlanarak asılmış halde bulunması, bu kompleksten kaçınılmayacağını niteliyor olabilir miydi?

Hikayede taktirin önüne geçilemediği bir durumu da görüyoruz, bu durum acaba fallik dönemdeki her çocuğun bu kompleks ile karşılaşacağını bu durumun bir nevi evrensel olduğuna vurgu yapıyor olabilir miydi?

Oedipus’un babasını bilmeden öldürmesi ve yine annesiyle bilmeden evlenmesi, bu kompleksteki çocuğun babayı bir rakip olarak görmesi ve annenin ilgisini kaybetmeme isteğinin -aynı psikanalitik hareketin temelinde olduğu gibi- bilinçdışı geliştiğini işaret ediyor olabilir miydi?

Tüm parçaları ortaya koyarak son yorumu sizlere bırakıyorum.

Etiketler:
Ece Yavuz
Standart Üye / 2 Yazı / 2,8K Okunma

*İstanbul Üniversitesi - Felsefe **İstanbul Arel Üniversitesi (YL) - Psikoloji

Deniz Sever 16 Mayıs 2021 - 15:46:29

Yanıtla

emeğinize sağlık, güzel bir yazı olmuş:)

Özlem Korkusuz 16 Mayıs 2021 - 19:09:09

Yanıtla

Çevremdeki cocukları Freud dönemleriyle kıyaslamak meslek hastalığı oldu zaten 😄 Kalemine sağlık 👏🏽

İbrahim 08 Ekim 2022 - 09:34:38

Yanıtla

Eline sağlık Ece çok güzel bir yazı olmuş👏🏼💫🌈


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST