Loading

Rosenhan Deneyi

Bir sabah uyandığınızda kendinizi akıl hastanesinde bulsanız ne yapardınız? Akıllı birine yanlış teşhis koyulması mümkün mü?

Akıl sağlığını yitirmiş hastalar

Diğer gecelerden farklı olmayan bir gece uyudunuz, sabah uyandığınızda  yanınızda hiç tanımadığınız birçok insanın bulunduğu bir yerdesiniz. Nerede olduğunuzu yanınızdakilere soruyorsunuz ama cevap alamıyorsunuz. Çevrenizdeki tanımadığınız insanların garip garip hareket yaptıklarını görüyor, korkuyorsunuz. Burası neresi diye bağıran sesiniz gittikçe artarken yanınızda "deli deli" hareketler yapanların varlığını hissettikçe titremeye başlıyor. Siz tam kapıya yönelmişken kapıdan mavi önlüklü biri geliyor, evet diyorsunuz kurtuldum; büyük ihtimalle birileri bir yanlışlık yaptı ve ben bunun sonucunda böyle bir yere geldim, şimdi her şey hallolacak diye düşünüyorsunuz. Mavi önlüklü ve suratı asık kişiye derdinizi anlatıyorsunuz ama sanki sizi duymuyor bile. Mavi önlüklü kişi etrafınızdaki "deli deli" hareketler yapan kişilerden birkaçına birer iğne yaptıktan sonra kapıyı kapatıyor ve çıkıyor. Delilerden biri sonunda gelip sizinle iletişim kuruyor, sen de benim gibisin, biz aslında deli değiliz ama bizi buraya tıkmışlar diyor.

Korkunç değil mi? Peki böyle bir şeyin yaşanma ihtimali var mı? Alanında uzman ve insaniyetli hasta bakıcılarımız böyle bir hata yapabilirler mi?
Peki ya  kişilerimizden hangisi akıllı, ya kahramanımız aslında kendini akıllı sanan bir deliyse, her gece yattığında tüm geçmişi sıfırlanıyor ve her günü hayatının ilk günüymüş gibi yaşayan biriyse?

Bunları bilmiyoruz, çünkü hikayenin devamını yazmadım. Ama gelin yukarıda sorduğumuz çoğu sorunun cevabını veren bir deneyi, Rosenhan deneyini hep beraber inceleyelim.

Akıllı mı deli mi?

David Rosenhan, Amerikalı psikolog. Kendisinin şanı ünlü Rosenhan deneyinden geliyor. Rosenhan'ın kendisinin de dahil olduğu sekiz kişi Amerika'daki farklı hastanelere "Gaipten sesler" duydukları sebebiyle 1969 yılında başvuruyor. Grup tam olarak şöyle:

  • Üç psikolog
  • Bir psikiyatr
  • Bir öğrenci
  • Bir pedagog
  • Bir ev kadını
  • Bir ressamdan

7 kişiye şizofreni kalan 1 kişiye ise manik depresif psikoz tanısı konuluyor. Nasıl olabilir?

Washingtondaki St. Elizabeths Hastanesi. Rosenhan deneyinde yalancı hastalara şizofreni tanısı koyan hastanelerden biri.

Washingtondaki St. Elizabeths Hastanesi. Rosenhan deneyinde yalancı hastalara şizofreni tanısı koyan hastanelerden biri.

Deneyde not tutan katılımcılardan biri hakkında bir hemşire şöyle yazıyordu; "hasta yazma eyleminde bulunuyor." Rosenhan ise bu durumu şöyle açıklıyor; "Hastanın hala hastanede olduğuna bakılırsa, onun psikolojik anlamda birtakım zorluklar yaşandığı çıkarılabilir. Rahatsız olduğu göz önünde bulundurulduğunda sürekli bir şeyler yazıyor olması, bu rahatsızlığın bir çeşit dışavurumu olmalıdır. Hatta bu durum sık sık şizofreniyle ilişkilendirilen kompülsif davranışlarla bile karıştırılabilir."

Örnekleri artırmak istersek eğer şöyle bir örnek verebiliriz: Mavi önlüklü diye tanımladığımız kişilere, hasta görünümlü kişilerden biri evdeki yaşamından bahsetmiş; eşiyle arasının iyi olduğunu, sadece arada bir küçük sorunların çıktığını, çocukları yaramazlık yaptıklarında ise onların popolarına şaplak attığını söylemiş. Normalde hiçbir sorun bulunmayan bu cümleleri şizofreni tanısı koyulmuş biri söyleyince hastanın tahliye raporunda şu cümleler geçmiş; "Eşi ve çocuklarıyla kendi duygularını kontrol etme girişimleri, öfke patlamalarıyla ve çocukların popolarına şaplak atmasıyla sonuçlanmıştır.”

Rosenhan ise bu durumu yine şu şekilde açıklıyor; "Teşhisler yalancı-hastaların mevcut durumlarına göre şekillenmedi. Aksine, hastaya konulan tanı, onun içinde bulunduğu duruma olan bakışı değiştirdi." 

Sizi çok daha şaşırtacak bir şey; hiçbir doktor sözde hastaların aslında rol yaptıklarını anlamadı, ama 35 hasta anladı ve onları gazetecilikle suçlayıp olay çıkardı.

Deney yayımlandığında toplumda büyük bir hareketlenme oldu. Hareketlenme sonrasında deneye karşı çıkan farklı psikologlar oldu. Fakat neticede Amerikan Psikiyatri Derneği "Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabı"nda değişikliğe gitti.Kitapta hastalıkların tanısı için belirlenen semptomlar neredeyse 2-3 katına çıkartıldı.

Deneyden sonra tam 50 yıl geçti, peki akıl hastanelerinin güvenirliği şu anda nasıl? Bunun cevabını bilmiyorum ama alanında iyi bir psikologun Rosenhan deneyinin benzerini tekrarlama zamanının geldiğini düşünüyorum.

 

Emircan Tepe
Redaktör / 48 Yazı / 713,7K Okunma

Okurum, düşünürüm, sorarım, tartışırım, eleştiririm, yazarım, paylaşırım...

 

 


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST