Merhaba sevgili bilgeyik okurları, bu yazı yeni kaleme alınmış bir yazı değil. Yıllar önce yazdığım, bu sıralar denk geldiğim ve sizlerle paylaşmak istediğim bir yazı. Umarım verimli bir yazı olur, iyi okumalar :)
Montaigne 16.yüzyıl Fransasının soylu ailelerinden birinin çocuğu. Dönemin en iyi okullarında eğitim almış birisi. Belediye başkanlığı, parlamento başkanlığı, milletvekilliği yapmış biri. Onu ilginç kılan şey şu ki; Montaigne'in kitaplarını çıplak bir halde yazması.
Belirli yaşa geldikten sonra Montaigne felsefe camiasında "İnzivaya çekilmek" denilen durumu gerçekleştirmeye karar verdi. Kendini düşünmeye verdi ve felsefeye adadı diyebiliriz. Felsefe ve edebiyat aldı onu bir yerlere götürdü, değiştirdi. Yıllardır istemli/istemsiz olarak yaptığı gözlemleri felsefede buldu, bulamadıklarını ekledi.
Montaigne'in kitaplarını çıplak bir şekilde yazdığını herkes bilir. Peki neden? Montaigne'in Denemelerdeki amacı insan ruhuna ulaşmak, fakat bunu bedenle anlaşmadan değil, anlaşarak yapmak. Montaigne bedeni cezalandıranlara lanetler ediyor! Ruh ve bedenden oluşur aslında insan Montaigne'e göre. Birinden uzaklaşmak demek, diğerine yakınlaşmak demek ve ne kadar uzaklaşırsak birinden o kadar yakınlaşırız diğerine. Sadece çıplak olarak değil, kaldığı şatoda kitap yazdığı bölümde yalnız masa, kalem, defter ve sandalye bulunurdu. Montaigne Maddi dünyadan bu kadar uzaklaşmış, ruhlarımızı önümüze serebilmek için.
Bizim Montaigne'i Montaigne yapan Denemelerdir. Denemeler bir felsefi kitap olmanın dışında edebi bir nitelik de taşır. Ayrıca denemeler türünün kurucusu Montaigne'dir, ilk deneme kitabı da Montaigne'in Denemeleridir. Öyleyse Denemeler'i belli başlı konular üzerinden inceleyelim.
Yalnızlık!
Hayatı boyunca bu kadar yalnız olan adamın, yalnızlık hakkındaki düşüncelerini paylaşmamak olmaz.
"Yalnız yaşamanın bir tek amacı vardır sanıyorum; o da daha başıboş, daha rahat yaşamak. Fakat her zaman, buna hangi yoldan varacağımızı pek bilmiyoruz. Çok kez insan dünya işlerini bıraktığını sanır; oysa ki bu işlerin yolunu değiştirmekten başka bir şey yapmamıştır. Bir aileyi idare etmek bir devleti idare etmekten hiç de kolay değildir. Ruh nerede bunalırsa bunalsın, hep aynı ruhtur; ev işlerinin az önemli olmaları, daha az yorucu olmalarını gerektirmez."
Felsefe'ye ilgi neden az?
Felsefe Montaigne'in yaşadığı çağda da, bu çağda da ilgi gösterilmeyen, belirli bir grup azınlığın uğraşı olarak kalmış/gözükmüştür. Peki neden? Montaigne cevaplıyor...
"Çok gariptir; çağımızda işler o hale geldi ki felsefe, anlayışlı insanlar arasında bile, ne teorik ne pratik hiçbir faydası ve değeri olmayan, boş ve kuru bir laf olup kaldı. Bence bunun sebebi, felsefenin ana yollarını sarmış olan safsatalardır. Felsefeyi, çocuklar için ulaşılmaz, asık suratlı, çatık kaşlı ve belalı göstermek büyük bir hatadır. Onun yüzüne bu sahte, bu kaskatı, bu çirkin maskeyi kim takmış?"
Eğitimsiz olur mu?
Çocuklara öğretilmesi gereken tek şey, nasıl öğrenebileceklerini öğretmek ve tek yapılması gereken şey öğrenmek isteyenlerin yanında olmak.
"En iyisi gençlerde öğrenme hevesini ve sevgisini uyandırmaktır. Yoksa kitap yüklü eşek yaparız onları. Kırbaç zoruyla bilim dolu çanta taşıyorlar onlar. oysa bilimi evimizde saklamak yetmez, evlenmek gerek onunla."
Peki ya teoloji?
Ee, Montaigne gibi bir insanın, denemeler türünün kurucusunun tabii ki tanrı konusunda da bir düşüncesi olacaktı.
"En az bildiğimiz şeyler tanrılaşmaya en elverişli olanladır. Onun içindir ki Yunanlıların, biz insanları tanrılaştırmalarına hiçbir türlü akıl erdiremem. Ben kendi hesabıma yılana, köpeğe, öküze tapanları daha makul görüyorum; çünkü onların tabiatlarını da az biliyoruz. Onlara hayalimizle istediğimiz gibi değerler, biçimler, görülmedik kudretler vermek daha fazla hakkımızdır."
Fakirlik?
Coğrafi keşiflerin yapıldığı yerlerde sömürgeden dolayı yaşanan fakirliğe, Montaigne yamyamlık diyor; Montaigne'in yamyamlar üzerine dedikleri:
"Aklın kurallarına uyarak barbar diyebiliriz Yamyamlara, ama bize benzemiyorlar diye barbar diyemeyiz onlara; çünkü barbarlıktan yana onları her bakımdan aşmaktayız. Savaşları soylu ve yiğitçe bu insanların. En yiğit kişiler en mutsuz insanlardır kimi zaman..."
Bu liste böyle sürüp gider... Size canı gönülden tavsiyem muhakkak Denemeler'i okumanız. Hem de bir kere değil! Denemeler öyle bir kere okunup ardından rafa kaldırıp tozlandırılacak kitaplar değillerdir! Denemeler, her okuyuşunuzda farklı şeyler katar size, her yaşta farklı edebi zevk verir, gerçi o yüzden klasiktir ya zaten.
NOT: 2 yıl önce karaladığım bir yazıyı revize ederek paylaştım sizlerle. Kalemimin gelişimini görmek güzel oldu. O sıralar okuduğum "Denemeler"i öğretmenler gününde sevdiğim bir hocama vermiştim. ""Bu ne?" demişti bana, verdiğim için çok pişmanım ve okumadığıma eminim. Siz siz olun sizin için yeri ayrı olan kitapları okumayacak birine vermeyin.