Ayaklarımın beni sürüklediği yere gidiyorum.
Her ne kadar adımlarımın beni götürdüğü yeri bilsem de bu kez engel olmuyorum kendime.
Bu koca sessizlikte beynimde artarak bana eşlik eden tek ses taşlara sürtünerek ilerlememe yardımcı olan botlarımın sesi.
Hiçbir şeyin umrumda olmadığı o ince anlardan birindeyim yine.
Önceden böyle olsa korkar, kendimi bir yerlere kapatma ihtiyacı hissederdim.
Artık kendimden de korkmuyorum. Büyük bir heyecanla olacakları bekliyorum.
Sonunda adımlarımın beni getirdiği yere geldiğimi fark ediyorum dizlerimdeki yoğun acıdan.
O uçurum kenarı.
Uzun bir süre karşımdaki manzarayı seyrediyorum.
Bulunduğum yerden ileri adımlayıp ayakkabılarımın yarısının boşlukta kalmasına izin veriyorum.
İşte şimdi tam araftayım.
Ellerim kalın paltomun ceplerinde.
Gözyaşlarım yine yüzümde kurumuş. Son kez.
İşte şimdi ölüme de yaşama da hiç olmadığı kadar yakınım.
Kendimi tam da şu an huzurla boşluğa bırakabilirim. Ama yapmıyorum.
Boynumdaki kırmızı atkıyı usulca çıkarıp aşağı doğru tutuyorum. Hafif rüzgar eşliğinde bir süre sallanışını izliyorum. Sonunda ise onu özgür bırakıp bir kuş misali uçuşunu seyrediyorum.
Daha sonra olduğum yerden bir adım geri atıyorum.
Ölüm ve yaşam arasında o incecik çizgiden delirmeden ayrılmamalı insan. Her şeyi daha derinden hissetmeli.
Üzerimdeki paltoyu da sakince çıkarıyorum. Tüm hıncımı ondan çıkarırcasına aşağı savuruyorum.
Dizlerimin üzerine yere çöküp bir süre daha etrafı seyre dalıyorum kan kırmızı gözlerimle.
Soğuğu tüm hücrelerimde hissediyorum.
Aniden ayağa kalkıp kahkaha atmaya başlıyorum. O an içinde bulunduğum durum epey komik geliyor sanırım.
Kahkahalarımın yerini zamanla hıçkırıklarım alıyor.
Ciğerlerimin artık bu yoğun tempoya dayanamayacağını anlayınca birkaç derin nefes alıyorum.
Bu kez de tüm gücümle bağırmaya başlıyorum. Rüyalarımda canımı yakan sessiz çığlıklarım can buluyor ilk kez.
Yavaşça tükeniyor soluklarım.
Bir süre daha soğuk taşlar üzerinde dinleniyorum.
Bu kez ayağa kalkıp gözlerimi kapatıyorum.
Zihnimde bilmediğim güzel bir müzik çalıyor. Bir süre slow dansımla eşlik ediyorum melodiye.
O yaz, her şey başladığında üzerimde olan elbise yine üzerimde. Rüzgarda hafifçe dalgalanıyor.
Hayali müziğimin bitimine doğru tekrar uçurumun en ucuna ilerleyip olmayan seyircilerime reverans yapıyorum donuk bir tebessümle.
Yavaşça iki yana kollarımı açıyorum bu kez.
Soğuktan donmaya yüz tutmuş bedenimi kontrol etmekte zorlanmaya başlıyorum.
İşte. Bu son nefesim.
Yavaşça kendimi de eşyalarımın ardından derin boşluğa bırakarak olacakları merakla beklemeye koyuluyorum.