Loading

Kitaplar Ah Kitaplar

Kitap dolu bir kitaplık

KİTAPLAR  AH  KİTAPLAR!                                                                         

“Ah kavaklar, kavaklar!

Acı düştü peşime, ardımdan ıslık çalar.”

Belgelere bakınca anlıyorum ki; 1996 yılının Aralık ayında ilk teşekkür yazımı almışım; gönderdiğim kitaplar için. Son teşekkürü de Sanat Kitabevi sahibi Sahaf Ahmet Yüksel’den sözlü olarak aldığıma göre; demek bugün tam 26 yıl olmuş, kitap dağıtım projemi uygulamaya başlayalı. Ne zorum vardı, niçin dağıttım kitaplarımı acaba?

Önce kendim için biriktirmiştim kitapları, dergileri, sonra kızıma gerekir dedim; ekledikçe ekledim okuduklarımı, yıllar böyle geçince torunumu bahane ettim;  biraz da onun için,  okuduğum kitaplardan kenara koydum. Kitaplık rafları çift sıralı oldu. Önem verdiğim kitapları, bilinçli okuma yıllarımın Varlık Yayınlarını beşer altışar ayrı ciltlerde bir araya getirdim. Raflar doldu taştı…  

Yıllar geçti; antika pazarlarında ve sahaf kapılarında yığılan, savrulan kitapları gördüm; çünkü internet icat olmuş mertlik bozulmuştu. Benim kitaplarımın da bunlara benzemesine gönlüm razı olmadı. Yeni bir düzen kurmak için;  bendeki tutukevlerinden, yani kitaplığımın raflarından onları kurtarıp daha özgür alanlara aktarmayı planladım.

Önce meslek kitap ve dergilerinden başladım işe. Rahmetli olan bir meslektaş ağabeyim adına kurulan kitaplığa 200 parça meslek kitabı ve dergiyi bağışladım. Sonra bir sisteme oturttum bu işleri; benim kitaplığımda tıkanıp kalacağına ilgileneceklere ulaşsın istedim. Kitapları dağıtmak dileğindeydim; ama gönderme giderleri benim için hayli yüklü olacaktı; çünkü 2600 kadar kitap ve dergi vardı elimde.

 Kendimce bir çözüm buldum: Her ay birkaçı birden açılan ve kitaplıklarında çok az sayıda kitap olduğunu bildiğim üniversite ve yüksekokullara sözlü yazılı bildirimlerde bulundum. Kütüphanelerine kitap bağışlama isteğindeydim; ama gönderi giderleri bir emekli olarak beni zorlayacak, belki düşüncemden bile caydıracaktı. Bağış olarak göndereceğim 50-100 kitaplık kolilerin kargo ücretini alıcılar üstlenebilir miydi?

Olay kısa sürede rayına oturdu. Hiçbir yerden olumsuz yanıt gelmedi. Hattâ Atılım Üniversitesi evime bir taşıt göndererek, onlar için ayırdığım dergi ve kitapları kendileri aldı. Daha sonra düzenlenen bir törende bir plâket ve zarif bir teşekkür yazısı verdikleri gibi, kütüphane girişine kitap bağışçısı olarak adımın yazıldığını da gördüm.

Durmak yok, bağışa devam diyerek; adı aklımda yanlış kalmadıysa Kars Kafkas Üniversitesi’ne, Burdur, Bayburt, Akçakoca Meslek Yüksekokullarına, Tokat Gaziosmanpaşa Fen-Edebiyat Fakültesi’ne kendimce uygun kitapları derleyerek yolladım. Hemen hepsinden teşekkür ve demirbaşa kayıt yazısı aldım.

Bunların içinde bana en ilginç gelen bir fen-edebiyat dekanının telefonu oldu. Gönderdiğim paketlerden çıkan kitaplara bakarak mesleğimi tahmin etmek istemiş; ancak başaramamıştı. Gazeteci olabilir miydim, öğretmen ya da hukukçu? Çünkü paketten sanat tarihine ilişkin kitaplar da çıkıyordu, mimarlık kitapları da vardı, medeni kanunla ilgili kitaplar da… “Saydıklarınıza çok yakın(!) bir meslek hocam” dedim; “Ormancıyım ben”.

Evime çok yakın olan Çankaya Belediyesi  “İkinci Bahar” Lokali’nin görevlileri ile konuştum; yeni açılan kitaplıklarına, pazar arabasıyla dolu dolu iki sefer yaptım. Ankara Ayrancı semtinde, götürdüğüm kitaplardan yararlanacak çok kişi olduğunu söylediler.

Öte yandan; iyi bir yükseköğrenim gördüğü halde ikinci el kitap satışıyla geçimini sağlayan bir genç vardı. Engelli annesi işyerinde kitapların bilgisayar kayıtlarını tutuyor; yaşlılık nedeniyle gözleri görmeyen babası bizleri sesimizden tanıyordu. Bu çalışkan arkadaşa, değerlendirmesi için epey kitap ve ansiklopedi verdim.

“Ben bu yaştan sonra slogan falan atamam, eylem yapamam Bağdat’ı bulamam; ama kitap kokan yerleri gözüm kapalı bulabilirim” diyerek; Kuğulu Park Gezi Günleri’ni elimde kitap torbalarıyla iki gün şenlendirdim kendimce. Götürdüklerimin gençler arasında anında paylaşılması sonsuz mutlu etti beni.

Evimizin kitap raflarındaki çift sıralı kitaplar önce tek sıraya iniyor, daha sonra boşalıyordu raflar. Artık yalnız şiir kitaplarım, romanlar ve öyküler kalmıştı. Öte yandan, araştırmacılara yarayacak hatırı sayılır kaynak kitap da vardı: 60 yıl öncesinin edebiyat dergileri, Nesin Vakfı Yıllıkları, Yaşar Kemaller, Kemal Tahirler, Sait Faikler, Fakir Baykurtlar, Hemingwayler, Dostoyevskiler, Mevlanalar, Yunuslar…

Şiir kitaplarımın tümünü rafta bıraktım. Onların kimi 60 yıllık, kimi 40, kimi 10 yıllık arkadaşımdı benim. Saydım; 126 taneydi. Doğrusu onlardan ayrılamazdım. Dostlarımın, adıma imzaladığı armağan kitaplar vardı; onlarsız da olamazdım. Kararı verdim; torunuma şimdi ve daha sonra meslek yaşantısında kaynak olabilecek 70 tane kitabın dışındakilerle de vedalaşma zamanı gelmişti artık.

Güvendiğim sahaf bir arkadaşa her hafta bir taksi dolusu kitap taşıdım. Sanıyorum beş altı sefer yaptım. Bu tür kitapların alış ederini, sahaf piyasası üzerinden değerlendirdi arkadaşım, hiç karışmadım. Bana yapılan ödemeleri toparladım;  sırası gelince yeni bir bilgisayar ya da akıllı bir telefon alabileceğime sevindim doğrusu.

Yine de çok zor oldu biliyor musunuz, yıllarımı birlikte geçirdiğim kitaplarımdan ayrılmak. Gençlikte bekâr odalarımın arkadaşıydı o kitaplar. Evlendim; benim başucumdaydılar hep dağ başlarında. Sonra çok çoğaldılar, ikişerli üçerli sıralar yaptılar raflarda. Süs için değil, okunmak için orada olduklarını biliyorlardı. Çok değişik kişilere gittiler, gittikleri yeri şenlendirip geldiler. Sonunda onlarla ortaklaşa aldığımız bir kararla anlaşmalı bir ayrılık yaptık.

Yazının başındaki şiir alıntısı işte bu nedenle orada yer alıyor. Metin Altıok’un “Küçük Tragedyalar” kitabındaki ilk şiirdir “Öndeyiş”. O, “Ah kavaklar, kavaklar !” dedikçe ben içimden “Ah kitaplar kitaplar !” diyorum.

Gelin şiirin tamamını birlikte okuyalım ve uyarına gelirse Sezen Aksu’dan da dinleyelim şarkısını.  2 Temmuz 1993 günü Sivas’ta alevlerle aramızdan ayrılan ozan Metin Altıok’u da anmış olalım:

 

ÖNDEYİŞ

 

Bedenim üşür, yüreğim sızlar. 

Ah kavaklar, kavaklar !                                                                                                                                                                                                                                                                        

 

 Beni hoyrat bir makasla

 Eski bir fotoğraftan oydular.

 

 Orda kaldı yanağımın yarısı,

 Kendini boşlukla tamamlar.

 

Omuzumda bir kesik el 

Ki hâlâ durmadan kanar.

 

Ah kavaklar, kavaklar!

Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.                                                                                                                                                         

Etiketler:
Yalçın Anıl
Standart Üye / 25 Yazı / 191,5K Okunma

1938 Samsun doğumlu Orman Y.Müh. Emekli


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST