Herkesin benliğini sorguladığı bir an vardır. Benimki mürekkep kağıtla buluştuğu zaman oluveriyor. Kimim ben, ne istiyorum, hayattaki gayem ne, zamanı nasıl kullanıyorum, her gün bir önceki ben ile aynı mıyım? Düşünürken her şey nasıl kolaysa satırları kelimelerle doldururken oldukça güçlük yaşıyormuş insan. Ama oturup bir muhasebe yaptığımda geçmişim ile geleceğimi kıyasladığımı fark ettim. Böylece sorularımın cevabını bulmam zor olmadı elbette. Çünkü dünlerim ,bugünlerimin değişimini görmemde bana bir ayna olmuştu. Değişmiştim bu değişim beni haliyle yenilemişti. Yıllar önceki ben ile şimdiki beni tanıştırmam bir hayli zor oldu. Sevdiğim, sevmediğim, doğrularım, yanlışlarım, hatalarım, savunduğum ideolojiler, peşinden koştuğum gerçekler zaman içinde değişmişti. Zaman..
Bu kavramın iyi gelmediği gelmediği bir hastalık daha yok sanırım. Galiba geçmişim ile geleceğim arasındaki o ilginç sırrı bu satırları yazarken buluvermiştim. Zaman...
Değişim biz insanlar için kaçınılmaz bir sondur. Değişimde zaman içinde gerçekleşir. Burada asıl olan nasıl bir değişim yaşadığımız. Aslında bu satırları da yazıyorum ki hatalarımı, yanlışlarımı zamanla bana bir ayna gibi yansıtan bir yol arkadaşı olsun. Çünkü geçmişte ne yaptığımı bilmezsem kendi yolumu nasıl çizebilirim?
Hayat bizi zaman çemberinde pervasızca döndürdükçe yaşadıklarımız veya yaşayacaklarımız bizi çeşitli çıkmazlara sokabilir onların üzerinden atlayıp görmezden gelirsek düşeriz. Hayat gayesiz yaşanacak bir gezegen değil. Bizim yönetemediğimiz zaman olgusunun bizi alt etmesine izin verirsek gelecek ile birlikte gelen değişimimizin hiçbir önemi kalmayacaktır. Belki de bu satırları geçmişimizin yürek sızılarına serzeniş ya da gelecekti umutlarımıza duyuru niteliğinde. Hayatı anlamlı kılmak için önümüze çıkan pürüzleri yok etmeliyiz çünkü karanlık geçmişin devamı ,aydınlık yarınlardır. Kıştan sonra da yaz gelir. Çaresiz dünlerimiz bugünkü umutlarımızı köreltmesin. 'Umut belki de gelecek sayfadadır, kapatma kitabı 'demiştir, Jabes. Bizler zorluklara gebe kaldığımızda inatla, hırsla küllerimizden doğup değişimi iliklerimize kadar hissetmeliyiz .Evet, zaman ile beraber bir değişimin peşinden koşmalıyız çünkü hayat emellerle dolu bir bahçe dedik bunların hepsinin başrolünde tek bir şey vardı o da insan. Size bir sır vereyim mi? İnsanın zorluklarla mücadele etmesinin tek bir yolu var oda içinde yeşerttiği iyilik tohumu. Eğer hayatı yaşanmaya değer görürseniz yaşlılara saygı gösterir, çocukları mutlu eder, çiçeklere su verir, haklının yanında haksıza davacı olursanız, her şeye, tüm engebelere rağmen kötülüğe iyilikle gitmeyi amaç edinirseniz zamanla gelen değişim mücadelesinin galibi siz olursunuz. Yıllar geçtikçe karşısına geçtiğiniz ayna tozlanmalı ki eliniz ile siliverdiğinizde şimdiki yüzünüzü görmenizi sağlasın. Unutmayın ki değişim yeniliğin anahtarıdır. Aynı yeryüzünü paylaştığımız o kadar insan emelsiz bir şekilde saç ağrıtırken sizin hayatı anlamlı kılma, bir arayış içinde olma mücadeleniz o kadar önemli ki. Şimdi kendimize son kez söz verelim. Mürekkebi kağıtla buluşturduğum bu satırları bir zarfın içine hapsetmeyeceğim. Çünkü bu satırlar benim aynam, yıllar geçtikçe tozlanmasına izin vermediğim bir yol arkadaşı. Arkadaşlar insana her zaman doğruyu söylemez mi? Zaman ilerleyip yıllar geçtiğinde hala yerimde saymaya devam ediyorsam bu satırlar yüzüme bir tokat gibi çarpsın. Kısacası değişimden ve zorluklarla mücadele etmekten korkmayın.
Akıp geçen zamanı saatler gösterir sizin de umutlarınız yarınlarınızı göstersin Hep iyilik ve sevgi sarsın dört bir yanınızı.
İçinizdeki iyilik tohumunun hiçbir zaman toprağa karışıp yok olmaması dileğiyle...