Loading

Aptal Görünüyorum, Olsun

yarım çilek

 Öyle  yürüdüm, öyle yürüdüm ki...Dünya  yuvarlaktı ben de dönüp duruyordum, ışığın etrafındaki pervanelerden hallice. Sayamadım kaç adımda turladım. Sonu yoktu. Kaçıracağım bir tren, soğuğunda beklediğim yola çıkma akşamları, gece otobüsleri... Benim başlayanım, bitenim, bekleyenim ya da gidenim... Benim hiçbir şeyim yoktu. Hiçlik bir kuyuydu, sanki durmadan düşüyordum. Acıyı, kasveti, aşkı, ölümü hissetmiyordum. Ama ben ölüyordum.

Bu düşüş ivmesizdi ve yer çekimine teslim olduğumda kanamayacaktım hiç. Kanı çoktan çekilmişti ruhumun derininin. Hücrelerimde yalnızlık dolaşmış, kirletmişti

inançlarımı. Gitmek sırası heveslerimden devretmişti. Her insan kendi hikayesini bırakıp gidermiş buradan. Baki bir şey bırakmak için faniliğin ellerine. Ağaç gövdelerine tarih kazımak gibi, basitçe.

Rüyalarım vardı. Uyandığımda yarım yamalak hatırladığım bir de  aklımdan çıkarmadığım yarı çocuk, yarı yetişkin hayallerim. İlham vardı, gün gönümlerini 

gözümün irisine çizerdim mesela, kapattığımda tekrar görebilmek için.

Dört duvar arasında kimsesizliğimle konuşuyorum bazen. Odamın camından , uçakların bıraktığı beyaz izler görünüyor, silinene kadar izliyorum. Geceleri içime çekiyorum sonra, her nefes bir zifiri. Sonra nefesimi yeryüzünün bilmediğim yerlerine veriyorum. Biraz buruk, biraz silik, hatıralarım gibi. Beş yaş 

düşmelerim, ilk resim defterim...

Kaldığım yer şehrin biraz dışında, ışık kirliliğinden bir şimşek yılı uzakta... Altın sarısı saçlarından daha parlak, İstanbul'dan daha kalabalık yıldızlar. 

Kafamı kaldırıp uzunca bakıyorum bazen yol ortasında. Aptal gibi görünüyorum, olsun.

Rabia Nur Çakır
Standart Üye / 3 Yazı / 5,2K Okunma


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST