Kuyunun derinliği beni yutuyor ellerim, ellerimi daha fazla uzatamıyorum.
Allah’ım, ellerimi tut.
Yaşamın ağır suçu belli etmeseydi alnımdaki utanç izini, saklanabilirdim kimseye fark etmeden gidebilirdim bir akşam serinliğinde. Kimseleri tanımamış olsaydım. Sevmemiş sevilmemiş parmak uçlarıma basarak sezdirmeden kimselere varlığımı, kalbimi de alarak gidebilseydim.
En çok bu yaşlarda yenildim hayata, bu yaşlarda tarif edemedim acıların solgun yüzünü, ilkbaharın gelişiyle oğlunu baharda kaybetmiş annenin dünyaya dargın bakışlarını bu yaşlarda seyrettim. Gece tırnaklarını geçirirken kalbimin ağrıyan yanına bu yaşlarda sildim gözyaşlarımı yakalanmamak için gündüz ayazına. Semaya açılan kollarıma çöken ağırlığı bu yaşlarda kaldıramadı bedenim. En çok bu yaşta sevdim, bu yaşta nefret ettim bu çağdan.
Şimdilerde bir duaya sarılıp duruyorum,hep öyleydi ama bu aralar daha fazla bu hayat yoruyor beni anlıyor musun?
Kendi derdimle yetinemiyorum gidelim buralardan.
Mazlumlar geliyor aklıma, yolda kalanlar, sokaklarda çalışanlar,çocuklar, darda kalanlar karanlıkta kalıp bizlerden güneş çizmemizi bekleyenler. Kavuşamayanlar, gurbette olanlar, hikayeleri yarıda kalanlar, düşenler, yaraları merhem kabul etmeyenler,bekleyenler ve hep bekleyenler. insanlığın sadece edebiyatının yapıldığı bu çağdan yoruldum anlıyor musun bu hayat yoruyor beni gidelim buralardan.
Evini zar zor geçindiren hesap kitap bilmeyen babalar geliyor aklıma çocuklarının akranlarının sahip olduklarına imrendiğini bilen anneler babaların çaresizliği gitmiyor üzerimden.
Allahım’ım kalbimi diri tut.
Acıları unutmak için daha kaç kitap okuyacağım daha ne kadar saklanacağım kitapların tozlu raflarına kaç kitap unutturacak bütün bunları.
Allah’ım ruhum üşüyor, birazcık bahar.