Melankolik bir tip Melahat.
Hep biraz keder kalmış yüzünde, gülümseme sonrası. Mütemadiyen yarımsın. Eksik hissetmek, ne büyük acısın.
Yarı yaşına kadar kendini hiçbir yere ait hissedememiş. Nereye gitse, ne kadar; gitse hep göçebe. Yalan mı Melahat?
Belki de içimizdeki çukurlar hiç dolmamak üzere kazılmıştır. Belki çoğu şeyi ait hissetmek için yapıyoruzdur. Fanatizmin de sebebi bu olabilir mi?
Bir topluluğun peşinden gitmek, aile edinmek, " iyinde kötünde yanındayım, al varım yoğum senin olsun" demek.
Kocaman bağlılık duygusunun iplerini alıp, birilerine gemici düğümleri yapıyoruz. İyi halt ediyoruz Melahat.
Şehirler değiştirdik; insanlar tanıdık o kadar çok ki, bir stad kadardık.
Kopuyor konuşmalardan Melahat. Kimin ne yaptığından ona ne sanki. Sıkılınca bu evrenden gidilebilmeli. Nasıl yürüyor bu astral seyahat işleri?
Neden verdiniz onca vaadi, beklentiyi. Pembe, yanar dönerli hediye paketleri gibi. Gitti, içini döktü Pasifik Okyanusu'na. Küçük bir cam şişe, cep parşömeni de içinde. Nasıl mavi! Dalga dalga.
Biraz dinlen, yorulmuşsun. Kılıcını kuşanmışsın ama savaşmıyorsun. Araf bu, çok tuhaf. Ne laikliksin ne şeriat, ne Asya ne Avrupa.
Bu yer küre 4,5 yaşında, kızıyor Dünya'ya "neden fiyakalı bir yer vermedin bana? En fazla 45 kiloydum"
Boyu biraz şişman, çizgili çoraplarından ayrılamıyor. Günler karambole sürünce paraşüt açıyor.
Yastıklarına yağmur yağdırmışlar. Melahat, sen gökkuşağı çıkar. Nevresim değiştirmekten kolayı mı var?