22 Mayıs 1987 yılında dünyaya gelen günümüz dünya bir numarası, tenisçi Novak Djokovic’in vegan olduğunu biliyor muydunuz? Đoković, yıllardır hayvansal ürün tüketmeden beslenerek birçok birincilik elde etmiştir. Ayrıca Monte Carlo’da eşi ile birlikte bir vegan restorana sahipler.
Son Avustralya orman yangınlarında profesyonel tenis oyuncusu olan Nick Kyrgios, oradaki hayvanların kurtarılma anlarına tanık olduktan sonra vegan olmaya karar veriyor. Herkesin bildiği ve uzun yıllar şampiyonluğu elden bırakmayan profesyonel kadın tenisçi Serena Williams da vegan beslenmeyi tercih ediyor.
Biraz araştırdığımızda birçok sporcunun kimine göre sağlık açısından kimine göre de etik açıdan hayvansal ürün tüketmeden hayatlarına devam edebildiğini görebiliyoruz. Üstüne bir de şampiyonluk kazanıyorlar. Kimse et, süt, yumurta tüketmeden nasıl spor yapılır demesin 😊 Profesyonel tenis oyuncularının bunu başarabiliyor olması birçok bahane üreten sporcuya da öncü olacaktır diye düşünüyorum. Vegan sporcuların anlatıldığı 2018 yılında yayınlanan “The Game Changers” belgeselini izlemenizi tavsiye ederim.
Bir vejetaryen tenisçi ve bisikletçi olarak bu kısa bilgiyi vermek istedim. Vejetaryen olduktan sonra performansımdan bir şey kaybetmediğimi gördüm; aksine kendimi daha hafif ve dinç hissettiğimi söyleyebilirim.
Bu bilgiler üzerine Djokovic’in başarılarından bahsetmek isterim ama önce tenise nasıl başladığına değinmek istiyorum.
Djokovic 8 yaşında Yugoslavya tenisinin efsane isimlerinden Jelena Gencic tarafından keşfedilmiştir. Kendisine büyünce ne olacaksın sorusunu yönelten Gencic’e “Dünyanın bir numarası olacağım” şeklinde cevap vererek aslında o zaman kendisinin ne kadar başarılı olabileceğini de tahmin etmiş olsa gerek. 2007 yılında Roger Federer’i Montreal Masters finalinde yenerek kariyerine güzel bir başlangıç yapmış oldu.
2008 yılında Avustralya Açık Turnuvası’nda Jo-Wilfred Tsonga’yı yenerek Grand Slam kazanan ilk Sırp tenisçi olmuştur. Bu başarıdan sonra yeterli güce sahip olmadığını düşünerek kendine bir kamp programı yapıp aylarca dağlarda kalmış. Bu süreçte hem fiziken hem de zihnen kendini geliştirmeyi başaran Djokovic tekrar kortlara geri dönmüştür. Tenis kariyeri boyunca birçok antrenörle çalışmasına rağmen 2010 yılında Todd Martin ile yollarını ayırıp 3 yıl boyunca antrenörsüz turnuvalara hazırlanmıştır. Ve bu 3 yıl boyunca 8 kere Grand Slam şampiyonluğu kazanmıştır. Bu kadar yalnızlıktan sonra Dünya 1 numarasına tabii ki eski Dünya 1 numarası ile çalışmak yakışır diyerek Boris Franz Becker ile çalışmaya başladı sanırım 😊
2011 yılında Andy Murray’ı ve aynı yıl hem Wimbledon’da hem de Amerika Açık’ta Rafael Nadal’ı yenmiştir. Bir sonraki yıl Rafael Nadal’ı Avustrulya Açık’ta yenerek her yıl başarı elde etmeye devam etmiştir. Fransa Açık olarak bildiğimiz toprak zeminde ilk ve şu ana kadar tek şampiyonluğunu 2016 yılında yine Andy Murray karşısında kazanmıştır. 2012 ve 2014 yılında Fransa Açık’ta Rafael Nadal’a finalde yenilerek ikinciliği elde etmiştir. Toprak Ağası olarak tanınan Nadal’ı yenebilmek pek mümkün değil gibi görünüyor. Nadal’ın başarı tablosuna baktığımızda toprak kokuyor 😉
Djokovic bu yıl Avustrulya Açık finalinde rakibi Dominic Thiem’i yenerek totalde 17 kez Grand Slam şampiyonluğu elde etti. Bununla beraber 9 kez de final ikinciliği elde etti.
Bu kadar başarısından bahsettikten sonra yaptığı güzel bir jeste değinmeden bitirmek olmaz. Roland Garros sırasında yağmur yağması nedeniyle şemsiye tutan genci yanına oturması için çağırıp şemsiyeyi kendi tutması ve raketini de gence vermesi tatlı bir jest olmuştur. Her ne kadar tribünlere oynuyor tepkisi alsa da ben samimiyetine inanıyorum 😊
Son olarak tenis severlerden yorumlarını beklediğim bir konuya değineceğim. Nick Kyrgios, Andy Murray ile yaptığı canlı yayında Murray için, “Sen Djokovic’ten daha iyisin” demesine ne diyorsunuz? Ben Murray’i ATP sıralamasında 129. sırada görüyorum. Peki gerçekten hak ettiği sırada mı? 😏
