Loading

Bisiklet Üzerine

iki bisiklet

Bisiklet iki teker üstünde dünyaya egemen olduğun bir saltanattır. Ayakların yerden kesilip pedallar dönmeye başladığı an, aklın da kesilir dünyadan, günden, insanlardan. 

Ulaşım aracı olarak birçok taşıttan daha kolay, daha işlevsel, çevre dostu, bünye dostu olması bir yana bedava tedavidir aslında. En yakın arkadaşındır, sevgilindir, yoldaşındır.

Kendini ifade biçimidir, bir yaşam şeklidir ve bir kez bisiklete gönül verdiğinde tüm hayatına yön verir. Gideceğin yerleri bisikletle gidilir mi diye ölçersin, bisikletimi güvenle park edebileceğim bir yer var mı diye düşünürsün, insan sevdiceğine nasıl kıyamazsa öyle kayırırsın. Taş değse için cız eder.

Bisiklet aşktır, onunla bütün olduğunda özgür olursun, kaygısız, umarsız ve alabildiğine mutlu. Nereye gideceğini hiç düşünmeden bisikletine atlayıp yola düşenler iyi bilirler.  Alışkanlık olur, evin başköşesinde tutamasan da yeri vardır kendine ait.  Bağlılıktır, iki gün pedal çeviremesen kıvranmaya başlarsın, bacakların hareketlenir oturduğun yerde. Bisiklet hayattır, seni başka sevdalılarla buluşturur, çoğaltır o çemberin içinde mutlu olursun. Şehirden, kalabalığından, gürültü ve kirliliğinden kaçmak istediğinde dağlara, denizlere ulaştırır seni. Havayı kirletmeden ulaştığın doğada nefes alırsın, gözün güzel görür, için ferahlar. Pedallarsın mutluyken, seviliyorken, üzgünken, yalnızken, isyan ya da sitem ederken, iyiyi çoğaltıp kötüyü yatıştırır ve tam da bu sebepten bisiklet büyü gibidir, neye ihtiyacın varsa onu sunar sana. Normal şartlar altında bir araya gelme şansınız olmayan farklı mecralardan insanlarla ahbaplıklar kurup, sosyal çevrenizi zenginleştirirsiniz. Bir turda tekeriniz patlasa, grup içinde sizi hiç tanımayan biri yardımınıza koşar. Ya da yalnızlığı seviyorsanız, sizi kimsenin bulamayacağı yerlere, ruhunuzu dinlemeye yine bisikletiniz götürür. 

Maalesef, biz bisikletçilerin derdi de sefası kadar büyük. Amsterdam'ı ve Kopenhag'ı çok kıskanırız mesela. Ya da Tuna nehri parkuru gibi bir parkur bizim güzel coğrafyamızda da olsa diye iç çekeriz. Bisiklet sürücülerini trafikte kayıran kollayan, zihni açık sürücüleri ayakta alkışlarken, aynaya bakmadan kapısını açan sürücüler sayesinde asfalta yapışmışlığımız da çoktur. Trafikte can veren pedalperest arkadaşlarımız için anma etkinlikleri düzenleriz, anıtlar dikeriz fakat verilen canlar insanlara bilinç olarak geri dönmüyor diye de kahroluruz. Aslında hepimizin öncelikli dileği; trafikte, kaportamız ABS ve hava yastığı vb. koruma sistemlerimiz olmadan ilerleme mücadelesine girmek yerine güvenle pedal çevirebileceğimiz bisiklet yollarımızın olması. Bu amaçla gönülden çaba veren dernekler mevcut. Birçok şehirde düzenli şehir içi turları yapan, farkındalık oluşturmaya çalışan sivil bisiklet grupları da var. Ben bisiklet sürmeyi bilmiyorum, nerden başlayacağım derseniz derneklerin bisiklet sürmeyi öğrenmek isteyenler için oluşturdukları ders etkinlikleri de oluyor. Ben de bisiklet sürmek istiyorum ama kimseyi tanımıyorum diyorsanız ilk adım şehrinizde aktif etkinlik düzenleyen bisiklet gruplarına ulaşmak. Sosyal medyadaki sayfalar bu konuda çok etkili. Size hemen kucak açacaklardır. Nasıl bir bisiklet almalıyım, nasıl bir donanıma ihtiyacım var gibi sorularda seve seve yardımcı olurlar. Çünkü içinde bisiklet sevgisi olan herkesin ortak güdüsü daha çok insanı pedallamaya sevk etmektir.

Ve nihai gayemiz karbon salınımını en aza düşürürken, daha çevre dostu, daha güvenli ve sakin şehirlerde yaşama hayaline ulaşmak. Neden olmasın. Bu konuda oldukça umutluyuz çünkü Amerika'yı yeniden keşfetmemize gerek yok, bu amaca ulaşabilmiş şehirler, kasabalar var, ülkemizde bile örnekleri mevcut, en bilinen yerlerden biri Muğla'ya bağlı olan Ula'dır.

Son yıllarda yine Muğla'ya bağlı olan Ortaca ilçesi de bu noktada atılımda. Bu güzel beldede müthiş keyifli, insanı doğal güzelliklere ve bisiklet sürme keyfine doyuran bisiklet festivalleri düzenleniyor. Bu festivaller aslında ülkemizin dört yanında yılın belli zamanlarında düzenleniyor. Şehir içi ve doğa turlarında yeterince tecrübe kazanan bisikletçiler soluğu bu festivallerde alır ve tadı damağımızda öyle bir kalır ki bir sonraki festivali iple çekeriz. Çünkü bisiklet üzerindeyken, arabayla olanın aksine kokular, sesler ve dokular içinize nüfuz eder. Yeni bir yeri tanımanın en güzel yolu orada bisikletle gezmektir.

 

Bu sene gerçekleşmiş festivallerine bir göz atmak isterseniz; http://www.bisikletrotalari.com/bisiklet-festivalleri-2018/  Bu listeler her sene güncelleniyor, yeni festivaller oluşturuluyor ve ülkenin geri kalanı günlük hayatıyla boğuşurken bir kesim ise güzel coğrafyamızın tadına pedallayarak varıyor.

Bisikletin en güzel yanı ise başlamak için asla geç olmaması. Tolstoy'un bisikleti bunun en güzel ifadesidir. 

Seval KESKİN
Redaktör / 22 Yazı / 191,5K Okunma

1985 doğumlu. Yazılım sektöründe geçirdiği kurumsal yılların ardından şu an huzurla çevirmen olarak çalışmakta. Kalıplaşmış düşünce çerçevelerinin dışına çıkabilen insanları ve bunun dışında kitaplarıyla yalnızlığı tercih eder, kedi sever, bisiklet biner, doğa aşığı bir kamp insanıdır.  


Yorum Yap

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

ya da üye olmadan yorum yap ve onaylanmasını bekle.
ÜST