Makaleyi bu kozmik şarkı ile okumanızı tavsiye ederim 😊
Çoğu insan evrende farklı yaşam formları olduğuna inanıyor. Hatta onları gördüklerini söyleyenler, video ve fotoğraflarını çektiklerini iddia edenler bile oldu. Şimdilik bunun Dünya basınında net bir haberi yapılmasa da bilim insanları tarafından çalışmaları yapılıyor elbette.
UFO (Unidentified Flying Object) ile gezegenimize gelmeyi düşünüyorlar mı bilemeyiz tabii ama bilim insanlarının dikkatini çeken gelişmeler doğrultusunda, akıllara şu soru gelmiyor değil. ''Acaba bizimle iletişime geçmek için farklı bir yöntem deniyor olabilirler mi?''
Öncelikle, işin biraz fizikle ve sayısal kısmıyla alakalı bilgi vermek istiyorum.
Dalgalar, titreşim doğrultularına ve taşıdıkları enerjiye göre ikiye ayrılırlar. Titreşim doğrultularına göre olanları da ikiye ayırırız. ''Enine ve Boyuna dalgalar.'' Taşıdıkları enerjiye göre olanları da kendi içinde ikiye ayırırız. ''Mekanik dalgalar ve Elektromanyetik dalgalar.'' İşte burada geçen Elektromanyetik dalgaları Elektromanyetik spektrum da (EMS) gösteririz. Bu sprektrumu elde etmek içinse Elektromanyetik dalgaları frekanslarına ve dalga boylarına göre sınıflandırmak gerekir. Elektromanyetik dalgaları çok uzun dalga boyuna sahip olan radyo dalgalarından başlayarak atomun boyutundan daha kısa olan Gamma ışınlarına doğru sıralarız.
Aynı zamanda bu dalgalar arasında frekans olarak da sıralama yapılır. Bunun içinse aşağıdaki eşitlik kullanılır. Bu eşitlik Planck formülü olarak da bilinir.
E: Enerji
h: Planck sabiti
c: Işık hızı
λ: Dalga boyu
Makale konumuz olan uzak galaksilerden gelen radyo dalgalarına dönecek olursak şöyle devam edebiliriz;
Su ve ses dalgaları yayılmak için ortama ihtiyaç duyarlar. Ses dalgası yayılmak için hava moleküllerini kullanır. Ancak uzayın boşluğunda hava molekülleri olmadığı için sesin yayılması imkansızdır. Yani uzay aslında ürkütücü bir sessizliğe sahiptir. Elektromanyetik dalgalar içinse böyle bir gereklilik söz konusu değildir. Elektromanyetik dalgalar hava ve katı materyallerde yayılabildiği gibi herhangi bir maddenin bulunmadığı uzayda da yayılabilmektedir.
Uzayın sonsuz boşluğunun içinde bulunan gezegenler, kuyruklu yıldızlar, gaz bulutları, galaksiler, göktaşları ve diğer uzay cisimleri çok farklı frekanslara ve dalga boylarına sahiptirler. Bu cisimlerin yaydıkları dalgalar ''Radyo dalgalarıdır.'' Radyo dalgalarının dalga boyu 103-10-1 nanometre (nm) iken görünür ışığın dalga boyu 10-6-10-7 nanometredir. Yani radyo dalgaları görünür bölge dalgalarından çok daha büyük olduğu için gözlemleri radyo teleskopları ile yapılır.
Tienyen (Gök Gözü) Radyo Teleskobu-Çin
Astronomlar bu teleskoplarla yaptıkları bir gözlem sonucu ilginç veriler elde ettiler. Bu verilere göre, 13 farklı FRB (Fast Radio Burst) tespit ettiler. Bu dalgalar yaklaşık 1,5 milyar ışık yılı uzaklıktan geliyordu. Verileri ilginç kılan detaysa FRB dalgalarının tekrar eden sinyaller yollamasıydı. Buna benzer bir olay başka bir gözlemevi tarafından sadece bir kez tespit edilmişti.
British Columbia Üniversitesinden (UBC) gökbilimci Ingrid Stairs, ''Yeni bir radyo dalgası kaynağı tespit etmemiz daha da fazlasının olabileceğini bizlere söylüyor. Üzerinde çalışma yapılabilen dalga kaynaklarıyla, kozmik bilmeceyi çözebiliriz ve bunların nereden geldiğini, kaynaklarının ne olduğunu anlayabiliriz.'' dedi. British Columbia Üniversitesinin Okanagan vadisinde bulunan CHIME gözlemevi 4 adet 100 metre uzunluğundaki yarı silindirik antenlerle her gün gökyüzünü kuzey yönünde tarıyor.
Bu dalgalara neyin yol açtığına dair 5 teori var;
1-Süratle dönen nötron yıldızları
2-Blitzarlar
3-İki yıldızın birleşmesi
5-Uzaylı yaşam formu
Profesör Stairs'e göre ''Bu dalgalar gökyüzünden çok farklı uzaklıklardan geliyor. Yani çok farklı galaksiler ile ilişkilendirilmelidir. Bu hiç de ikna edici değil. Çünkü farklı uzaylı medeniyetlerinin aynı sinyali üretmesi için karar vermesi anlamına geliyor. Bu da pek olanaklı değil.'' diye belirtiyor.
Yani bir sabah uyandığımızda uzaylı dostlarımız gezegenimize gelmiş olurlar mı bilemeyiz ama çok az destekleyeni olmasına rağmen ''uzaylı yaşam formu'' teorisi akıllara ''acaba?'' sorusunu getiriyor.